31 Ocak 2015 Cumartesi

İngilizce Ders 25

Youtube Video Watching & Listening
Trust
 Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.


DERSİN ÇÖZÜMÜ

Maria: What time is it?
(Saat kaç?)
Matthew: 5:03.
(Not: Teleffuza dikkat: dakika direkt üç diye söylenmiyor. önce sıfır sonra üç söyleniyor: five oh three= It's 3 past 5)
Maria: Did you mean it? Would you marry me?
(Benimle evlenir misin derken ciddi miydin/yürekten mi söyledin?)
Matthew: Yes.
Maria: Why?
(Niye-bana evlenme teklif ettin-?)
Matthew: Because I want to.
(-seninle evlenmek-istiyorum çünkü)
Maria: Not because you love me or anything like that, huh?
(sevdiğin/aşık olduğun için falan değil yani ha?)
Matthew: I respect and admire you.
(sana saygı ve hayranlık duyuyorum/sana saygı duyuyorum ve seni çok beğeniyorum.)
Maria: Isn’t that love?
(aşk değil mi yani?)
Matthew: No, that is respect and admiration. I think that is better than love.
(hayır -aşk değil-, saygı ve hayranlık. Bence aşktan daha iyi/güzel birşey.)
Maria: How?
(Nasıl yani-daha iyi birşey-?)
Matthew: When people are in love they do all sorts of crazy things.
(İnsanlar aşık olduklarında bir sürü çılgınlık/çılgınca şey yaparlar/yapıyorlar.) 
They get jealous. They lie. They cheat. They kill themselves. They kill each other.
(Kıskanırlar. Yalan söylerler. Aldatırlar. İntihar ederler/kendi canlarına kıyarlar. Birbirlerini öldürürler.)
Maria: It doesn’t have to be that way.
(Öyle/o şekilde olmak zorunda değil ki/öyle olması gerekmiyor ki.)
Matthew: Maybe.
(Belki de/bilmiyorum.)
Maria: You’d be the father of a child you know isn’t yours.
(Senden olmadığını bildiğin bir çocuğun babası olursun/olacaksın.)
Matthew: Kids are kids. What does it matter?
(Çocuk çocuktur. Ne önemi var ki/Ne olur ki/ne farkeder ki?)
Maria: Do you trust me?
(Bana güveniyor musun?)
Matthew: Do you trust me first?
(Asıl sen bana güveniyor musun?)
Maria: I trust you.
(Sana güveniyorum.)
Matthew: Sure?
(Emin misin?)
Maria: Yes.
Matthew: Then marry me.
(O halde/öyleyse evlen benimle.)
Maria: I will marry you if you admit that respect, trust and admiration equal love.
(Eğer saygı, güven ve hayranlığın aşk ile aynı şey olduğunu itiraf/kabul edersen, seninle evlenirim.)
(Saygı, güven ve hayranlığın eşittir aşk olduğunu kabul edersen evlenirim seninle.)
Matthew: Ok. They equal love.
(Peki. Aşkla aynı şeyler.)
***
Maria: Good! I trust you. Now it’s your turn.
(Afferin/güzel! İşte/bak sana güveniyorum. Şimdi sıra sende.)
Matthew: What?
(ne/anlamadım/pardon?)
Maria: Go on up.
(Çık yukarı.)
Matthew: Maria, that is pretty high.
(Maria, orası çok yüksek bir yer.)
Maria: Don’t you trust me?
(Bana güvenmiyor musun/bana güvenin yok mu?)
Matthew: Of course I do.
(Tabi ki sana güveniyorum.)
Maria: Go on up.
(Çık yukarı- o zaman-.)
Matthew: Maria,I am twice your size.
(Maria, senin iki katınım.)
Matthew: If I fall on you from that height, I will kill you.
(O yükseklikten senin üzerine düşersem, ölürsün.)
Maria: Trust me.
(Güven bana.)
Matthew: This isn’t a matter of trust.
(bunun güvenmekle ne alakası var/bunun güvenmekle bir ilgisi yok.)
Maria: Matthew, Go up. I will break your fall. I promise.
(Matthew yukarı çık. Söz, düşüşünü hafifleteceğim/yumuşatacağım.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder