31 Ocak 2015 Cumartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 70

English Expressions & Phrases


in my book

= according to my view of things
    in my personal/own judgment or opinion
    it's ok with me
    used to give your suggestion/idea
    that is true according to my morals, principles and beliefs
    in my opinion; according to my views/beliefs
    I mean from my perspective
 
= bana göre, bence
    benim için, bana kalırsa
    şahsen, kendi adıma
    benim düşünceme/değerlendirmeme göre
    benim bakış açıma göre



* She deserves credit, in my book, for much of the company's recent success.
  (Bence/şahsen şirketin son zamanlardaki başarısının büyük bir kısmı için takdiri/övgüyü o hak ediyor.)
  (Bana göre şirketin son başarılarında en büyük katkı/pay onun.)


* The greatest manager there has ever been, or ever will be in my book, is retiring.
  (Benim düşünceme/bana göre bugüne kadarki gelmiş geçmiş ve bundan sonra gelecek olan yöneticilerin en başarılısı/iyisi emekli oluyor/emekliye ayrılıyor.)

* She's never lied to me, and in my book that counts for a lot.
  (Bana asla yalan söylemedi/konuşmadı, ki bu benim için/bana göre çok önemli/çok değerli bir şey.)

* In my book, you should apologize to her for what you have done.
  (Bence/şahsen bana kalırsa yaptığın şey için/yaptığından ötürü ondan özür dilemelisin.)

* In my book, he's not to be trusted.
  (Şahsen/benim düşünceme göre o güvenilir/güvenilecek biri değil.)

* In my book, he's a wonderful father.
  (Bence/bana göre o harika/çok iyi bir baba.)

* He isn't even a good boss, at least not in my book.
  (O iyi bir patron bile/dahi değil, en azından bana göre değil.)

* You’re a hero in my book.
  (Benim için/benim gözümde bir kahramansın.)

* In my book, you're telling a lie.
  (Bence yalan söylüyorsun/atıyorsun.)

* In my book, pizza is the best food on earth!
  (Pizza bence dünyadaki en güzel yiyecek/yemek!)

* In my book, not being dressed smartly for work was a major misdemeanour.
  (Bence/bana göre iş için şık giyinilmemesi büyük/önemli bir hataydı/kusurdu.)

* In my book, your behaviour was perfectly justified.
  (Bana göre öyle davranmakta yüzde yüz/tamamen haklıydın.)

* John: Is Fred okay for the job, do you think?
  (Fred işe uygun mu, ne dersin/sence?)
  Mary: No, not in my book.
  (hayır bence değil/bana kalırsa değil.)

* Sue: My meal is great! Is yours good, too?
  (Yemeğim nefis! Seninki de güzel mi?)
  Bob: Not in my book.
  (bence değil/bana göre değil.)

* In his book the function of television was to edify, not to entertain.
  (Ona göre/onun düşüncesine göre televizyonun fonksiyonu/işlevi öğretmekti, eğlendirmek değil.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder