English Expressions & Phrases
under a lot of pressure
= feeling of too much to do
feeling a lot of stress
have a lot of serious responsibility
= çok/büyük/yoğun baskı altında kalmak/olmak
üzerinde büyük bir baskı olmak
* We are under a lot of pressure because we have to finish this job by Friday.
(Üzerimizde büyük bir baskı var, çünkü bu işi Cuma'ya kadar bitirmemiz gerekiyor.)
* As Prime Minister, he's under a lot of pressure from many groups.
(Başbakan olarak, birçok kesimin yoğun baskısı altında oluyor/kalıyor.)
* My new job pays better, but I'm under a lot of pressure.
(Yeni işimin ücreti/maaşı daha iyi ama yoğun baskı altındayım/yüküm ağır/sorumluluklarım fazla.)
* Students are under a lot of pressure at exam time.
(Öğrenciler sınav zamanı büyük baskı altında olurlar/çok baskı altına girerler.)
* Gabor is under a lot of pressure now. He's working at two jobs.
(Gabor artık yoğun baskı altında/Gabor'un artık yükü ağır. İki işte çalışıyor.)
* I'm under a lot of pressure this month.
(Bu ay yoğun baskı altındayım/üzerimde çok baskı var/yüküm ağır.)
* I think you've been under a lot of pressure recently.
(Bence/bana kalırsa son zamanlarda/günlerde çok baskı altında kaldın/üzerinde çok fazla baskı vardı.)
* I am under a lot of pressure to do well in school.
(Okulda başarılı olmak için büyük baskı altında kalıyorum.)
(Okulda başarılı olma konusu beni büyük baskı altına sokuyor.)
* The man is under a lot of pressure to go to work and to earn money for the family.
(Erkekler aileleri için işe gidip para kazanmak için yoğun baskı altında oluyorlar/kalıyorlar.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder