26 Ocak 2015 Pazartesi

İngilizce Ders 23

Youtube Video Watching & Listening
Beach
Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.


DERSİN ÇÖZÜMÜ

Patty - I'm sorry we didn't find your watch, Derek.
(Saatini bulamadık, üzgünüm/üzüldüm Derek.)
Derek - I'll look for it again after we eat.
(Yemekten sonra tekrar/bir daha arayacağım.)
Roger -We'll help you, too.
(Biz de sana yardım ederiz.)
Derek - Thanks.
(Teşekkürler.)
Daisy - Mmm. This sandwich is so good!
(Bu sandviç çok güzel/lezzetli.)
Roger - Yes, it is.
(Evet öyle.)
Patty - Daisy, I'm so glad you could come down from Taipei this weekend.
(Daisy, bu haftasonu Taipei'den gelebilmene çok sevindim.)
Daisy - Me, too. I've had a lot of fun today.
(Ben de. Bugün çok eğlendim/güzel vakit geçirdim/çok eğlenceliydi.)
Roger - And, Derek, thanks for joining our picnic.
(Ve Derek, sana da pikniğe katıldığın için teşekkürler.)
Derek - Thanks for inviting me.
(Davet ettiğiniz için ben teşekkür ederim.)
Patty - Do we have any more ice? My drink is warm.
(Biraz daha buz/buzumuz var mı? İçeceğim ılıdı/ılımış.)
Roger - No, sorry.
(Hayır/kalmamış, üzgünüm.)
Derek - I'll go to the store and get some for you. Patty.
(Markete gidip sana/senin için biraz alırım/alayım Patty.)
Patty - Oh! Well, I'll go with you.
(Ben de geleyim seninle.)
That girl is pretty. Daisy would like her tan.
(Çok güzel/hoş bir kız. Daisy teninin rengine bayılır/teninin rengi tam da Daisy'nin istediği gibi.)
Derek - Hey! Her watch looks like mine.
(Baksana/bakın! Saati benimkine/benim saatime benziyor.)
Daisy - Really? Maybe it is yours!
(Gerçekten mi? Belki senin saatindir/senin saatin olmasın sakın!)
Derek - I don't know.
(Bilmiyorum/bir şey diyemiyorum.)
Patty - Let's find out. Come on.
(Haydi öğrenelim/anlayalım. Gel. hadi!)
Patty - Excuse me. What time is it?
(Afedersiniz, saatiniz kaç?)
- It's 5:00 o'clock.
(Saat beş.)
Patty - Thanks. That's a very nice watch. May I see it?
(Teşekkürler. Çok güzel bir saatmiş/saatiniz çok güzelmiş. Bakabilir miyim?)
- Uh, OK.
(Olur.)
Derec - Patty, what are you doing?
(Patty, ne yapıyorsun?)
Patty - Just trust me.
(bana güven/sen bırak bana/karışma sen.)
Do you wear your watch very often?
(Saatinizi her zaman/çok sık takıyor musunuz/takar mısınız?)
- I wear it all the time.
(Her zaman takıyorum.)
Patty - Even today? Outside, in the sun?
(Bugün de mi? Dışarıda, güneşte/güneşin altında bile mi?)
- Yes.
(Evet)
Patty - So your skin is probably white where the watch would be?
(O halde saatin olduğu yerde cildin büyük olasılıkla beyaz olurdu değil mi?)
- Uh, just give me my watch back!
(Saatimi geri ver/versene!)
 Patty - No. This isn't your watch.
(hayır, bu senin saatin değil/bu saat senin değil.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder