English Expressions & Phrases
come in handy/useful
= to be useful/convenient at some time in the future
turn out to be useful
= işe yaramak, iş görmek, yararlı olmak
ileride/gelecekte yararı dokunmak/faydalı olmak, lazım olmak
ileride/gelecekte gerekebilir/ihtiyaç duyulabilir olmak
gün gelir lazım olur
* Don't throw those jars away - they might come in handy.
(Bu kavanozları atma, ileride ihtiyaç duyabilirsin/işe yarayabilir/kullanacağın gün gelebilir/gün gelir lazım olur.)
* I knew this jacket would come in handy one day.
(Bu ceketin bir gün işe yarayacağını biliyordum.)
(Ben bu ceket bir gün işe yarayacak demiştim.)
* This money will come in handy when we go on vacation.
(Seyahate çıktığımızda bu para işimize yarayacak/bu paraya ihtiyaç duyacağız.)
(Bu para seyahatteyken bize lazım olacak.)
* I think that this gadget will come in handy in the kitchen.
(Bence bu zımbırtı/alet ileride mutfakta işe yarayacaktır/yarar/iş görecektir/görür.)
* Perhaps this pocketknife will come in handy someday.
(Belki bir gün/günün birinde bu çakı işine yarayacak/çakıya ihtiyaç duyacaksın.)
* My son's wagon comes in handy when I have to move anything heavy.
(Ağır bir şey taşımam gerektiğinde oğlumun oyuncak kamyonu/arabası işime yarıyor.)
* I'm carrying a gun for self-defense. May it never come in handy.
(Kendimi koruma/savunma amaçlı silah taşıyorum/bulunduruyorum. İnşallah kullanmam gerekmez/kullanma ihtiyacı duymam.)
* That's going to come in handy where you're going.
(Gittiğin yerde bu işine yaracak/bunun faydasını/yararını göreceksin.)
* Those boxes might come in handy, so don't throw them away.
(Bu kutular/koliler işe yarayabilir, bu yüzden onları atma/muhafaza et/sakla.)
* Even though he doesn't really know how to use them, he keeps the tools around, figuring they might come in handy someday.
(Nasıl kullanıldıklarını hiç bilmediği halde/bilmemesine rağmen, bir gün lazım olur/işe yarar düşüncesiyle alet takımını yanında bulunduruyor/taşıyor/gezdiriyor.)
* You should always take a pocket knife. It's amazing how often one can come in handy.
(Her zaman bir çakın olsun/yanında bulunsun. Ne kadar işe yaradığına inanamazsın.)
* Take this with you. It might come in handy.
(Bunu da yanına al/götür. İşine yarayabilir/ihtiyaç duyabilirsin/kullanman gerekebilir.)
* It'll come in handy at the trial.
(Duruşmada işe/işimize yarayacak/bunu kullanabiliriz.)
* Take this folding umbrella with you. It might come in handy.
(Bu katlanır/portatif şemsiyeyi de al/yanında götür. İşine yarayabilir/ihtiyaç duyabilirsin/kullanman gerekebilir.)
* It's a good thing you took those extra clothes. They came in handy after I fell in the river.
(İyi ki fazladan bu elbiseleri almışsın/getirmişsin/fazladan bu giysileri alman/getirmen iyi olmuş. Nehre düştükten sonra/düşünce işe yaradılar.)
* It's a cold, cold week; you never know when these words may come in handy.
(Bu hafta hava çok soğuk, bu kelimeler her an işinize yarayabilir.)
* It's not necessary, but can come in handy from time to time.
(Zorunlu/mutlaka olması gereken birşey değil ama zaman zaman işe yarayabilir/ihtiyaç duyulabilir/kullanmak gerekebilir.)
* It has come in handy in my career in government.
(Hükümetteki vazifemde/görevimde çok işime yaradı/onun çok faydasını gördüm.)
* As the third largest city in the United Kingdom, your car hire will come in handy as you take in this historic place.
(Birleşik Krallık'ın üçüncü büyük şehri olarak, kiralık arabanız/araba kiralamanız bu tarihi kenti gezerken işinize yarayacaktır/sizin faydanıza olacaktır.)
* Depending on my experience, I wanted to share a couple of useful tips that will come in handy on your shopping day.
(Tecrübelerime dayanarak/tecrübelerimden yola çıkarak, alışveriş gününüzde işinize yarayacak/faydasını göreceğiniz bir kaç yararlı öneriyi/tavsiyeyi sizlerle paylaşmak istedim/paylaşayım dedim.)
* It never hurts to add a few new words/expressions, you never know when they'll come in handy!
(Yeni bir kelime/ifade daha öğrenmenin/kelime hazinene yeni bir kelime/ifade katmanın/eklemenin bir zararı olmaz. Ne zaman işe yarayacağı bilinmez/belli olmaz.)
* I will try this with Ela tomorrow and let you know how it works. I am sure it will come in handy.
(Yarın bunu Ela'da deneyip işe yarayıp yaramadığını size haber veririm/söylerim. Eminim bir gün işimizi görecektir/faydasını/yararını görürüz.)
* Knowing a few basic Turkish words and expressions will not only please locals, it will also come in handy during your stay.
(Bir kaç basit Türkçe kelime ve ifade bilmekle sadece yerlilerin/oranın halkının gönlünü almakla kalmazsınız, aynı zamanda bu konaklamanız boyunca işinize de yarayacaktır.)
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder