18 Mart 2014 Salı

Sırbistan Gezi Notları (Belgrad, Avala, Smederevo, Karlovci, Petrovaradin, Novi Sad)

(11-16 Mart 2014)
Neden Sırbistan?

1- Vize yok. Ve büyük ihtimalle de şimdilik. Kosova ile sorununu çözdüğü an Sırbistan tıpkı Hırvatistan gibi AB üyesi olacak ve vize muafiyeti sona erecek.

2- Zaman ve nakit olarak gitmesi kolay. Erken tarihlerde alınacak bir uçak bileti ile iç hat fiyatına gidip gelebilirsiniz. Uçuş bir saat, on beş dakika sürüyor.

(11-16 Mart 2014 tarihlerindeki seyahatimiz için biletlerimizi Kasım 2013 ortasında aldık. Pegasus, 225 TL, gidiş-dönüş.)

3- 300 seneden daha fazla bir süre aynı coğrafyayı paylaşmışız ve ortak tarihimiz, zevklerimiz ve dilimiz var. Sırpçada yaklaşık 10 bin Türkçe kökenli kelime bulunuyor.

4- Belgrad’ı Kanuni fethetti. Ve rivayet ki başkenti İstanbul’dan Belgrad’a taşıma düşüncesi varmış. Kimi tarihçiler “eğer bu gerçekleşseydi, Osmanlı’nın Batı’daki ilerleyişi daha kolay olurdu” yorumunda bulunuyor. Siz de bu düşünceyle Sırbistan’dan başlayın Avrupa gezinize. Avrupa’da ilerleyişiniz (seyahatleriniz) daha kolay olur belki de, kim bilir!

Geziye hazırlık…

Her zaman ki gibi yapılacak en önemli şey, okumak… Google hazretleri emrinize amade. Sizden önce Amerika’yı keşfedenlerin tecrübelerinden faydalanın mutlaka. Gezi notlarını okuyun. Gitmeden önce gezilecek yerlerin de olduğu bir dokümanınız olsun mutlaka.

Kasım 2013’ten Mart 2014’e kadar Sırbistan hakkında, abartmayayım, belki de 1000 sayfa okumuşumdur.
Yani, gittiğiniz yerde bön bön bakmamak için sayfalara, kitaplara, google’a bakın.

Velhasıl, elimde 15 sayfalık bir not oluşmuştu. Bazı yerleri elemem gerekiyordu. Novi Pazar’ı uzak olması ve Niş’i de çok fazla değecek bir yer olmaması sebebiyle eledim.

Salı öğlenden Pazar sabahına kadar bir vaktimiz vardı. Belgrad’ı sıkışmadan, koşturmadan keşfedebilmek için Belgrad merkezli bir gezi ayarladım.

Buna göre, öğlen vardığımız Salı günü Belgrad, Çarşamba Avala, Smederevo ve Belgrad, Perşembe Karlovcy, Petrovaradin, Novi Sad ve Belgrad, Cuma ve Cumartesi günleri Belgrad olmak üzere gezi planımızı hazırladım.

Üç kişi gideceğimiz için hostel fiyatına apartman dairesinde kalabilirdik. www.beogradapartmani.rs sitesinden günlüğü 40 Euro’ya 3 ayrı yataklı 1+1 daire tuttuk. Daireyi merkez tren istasyonunun olduğu Savski meydanına yakın tuttum. Böylece birçok yere yürüyerek ulaşmamız kolay olacaktı.

(Dairemizden oldukça memnun kaldık. Mutfağında yok yoktu. Marketten alacağınız gıdalarla hiçbir malzeme götürmeden istediğiniz yemeği yapabilirsiniz. Yetkili Mr.Igor 0038163346286)

Daireyi tuttuğum kişinin tavsiyesiyle tanıştığım taksici Ivica gezimizi güzel kılan sebeplerden biriydi. İstanbul’dan maille fiyatlar üzerinde anlaştık. Havaalanından eve 10 Euro, Belgrad-Avala-Smederevo-Belgrad 60 Euro, Belgrad-Karlovcy-Petrovaradin-Novi Sad-Zemun-Belgrad 70 Euro ve evden havaalanına 10 Euro…

Taksi konusunda kesinlikle tavsiye edebileceğim bir isim. Ivica 00381 0642308666 (ivicasim74@gmail.com)

Sırbistan gezinizle ilgili birkaç not:

* Gitmeden önce kalacak yerlerinizi ayarlayın ve rezervasyon çıktılarını yanınızda bulundurun. Dönüş uçak biletinizi İstanbul’da kestirtin ve yanınıza alın.

* Belgrad’da yetkililer ülkeye geliş sebebinizle ilgili sorular sorabilir. Bize herhangi bir soru soran olmadı. Arkadaşım Adem sebebiyle endişeliydim. İlk defa yurt dışına çıkacaktı. Ama benim pasaportumda daha önce Sırbistan girişi (Makedonya üzerinden Presheva’ya gitmiştim) olduğu için sorgusuzca geçtik. Olur ya, siz hazırlıklı olun.

* Ana hatlarıyla kafanızda mutlaka gezinizin bir programı hazır olsun.

* Belgrad Nicole Tesla havaalanına indiğinizde turist danışma masasından ücretsiz şehrin haritasını alın. O harita elinizde, dalın sokaklara şehirdeyken. Kaybolun ve korkmayın. Unutmayın, şehir yürüyerek keşfedilir. Elinizdeki haritayla şehri değil, bulunduğunuz yeri haritada bulun.
Biz günde ortalama 15 km yürüdük.

* Hava durumu sitelerine güvenin. Dedikleri % 90 çıkıyor.

* Para birimi Dinar. 1 Euro 115 Dinar. Havaalanında kur daha düşük, bu sebeple yetecek kadar bozdurun. Şehirde Menjačnica adı verilen ve Sırp Ulusal Bankası'nın amblemini taşıyan resmî bürolarda güvenilir olarak döviz bozdurulabilir. Her zaman günlük hesabınıza göre az az bozdurun. Sırbistan ülkemize göre daha hesaplı bir şehir.

4 buçuk günde üç kişi adam başı toplam harcamamız 240 Euro oldu. (uçak hariç her şey)

* Büyük market veya kaliteli restoranlarda kredi kartını kullanabilirsiniz.

* Sırplar oldukça yardımsever. Türk dizilerinin etkisi olsa gerek bir Türk düşmanlığı gözlemlemedim. Siz turist olduğunuzu (yani haddinizi) bilin, yeter.

* Ülke çok yeşil. Park ve meydan zengini. Hayran kaldım ve imrendim.

* Nike ayakkabı çok yaygın.

* Kadınların parfümü aynı neredeyse. Nike ayakkabı ve bu parfümü dağıtan Kızılay çadırını bir türlü bulamadık.

* Patlamış mısır çok seviliyor.

* Parklarda satranç oynayan insanları ve onların başında hamleleri heyecanla izleyen kalabalıkları görürseniz şaşırmayın.

* Kahvaltı kültürü farklı. Pekara denilen fırınlar çok yaygın. Ayakta atıştırmalık hamur işleri…

* Yemek porsiyonları büyük. Yemekler biraz tuzlu, önceden uyarın.

* Cuma namazı için Bayraklı camiine gittik. Hutbe çok uzun, bir saat sürdü. Hutbeye geç gidin.

* Karlofça antlaşmasını imzaladığımız Karlovcy ve Novi Sad çok sakin yerler. Mutlaka görmenizi tavsiye ederim.

* Sırpça, resmi olarak hem Kiril hem de Latin alfabesiyle yazılıyor.

* Ülkenin nüfusu 7,2 milyon (Belgrad 1,7 milyon, ülkenin ¼’i)

* Sırbistan, ilki 1804’te Karayorgi/Karadorde olarak bilinen Đorđe Petrović , ikincisi 1815’te Miloš Obrenović önderliğindeki iki ayaklanmayla özerkliğini elde etmiş. Basit bir çoban olan Dorde Petrovic yani Karayorgi ayaklanmanın lideri olarak halk kahramanıdır. Rakibi Miloç Obrenoviç tarafından öldürülmüştü. Krallık bu iki hanedan arasında gidip gelmiş. Günümüzde bile Karayorgi’nin torunlarından Alexander Karayorgeviç sürgündeki kral olarak tanınmakta.

* 1.Dünya savaşında 1 milyondan fazla kaybı oldu. Savaşın galiplerinden ama nüfusu özellikle erkek nüfusu büyük zarar gördü. (nüfusunun %30’u)

* 2. Dünya Savaşı’nda Nazi işgali ülkede yine büyük bir yıkıma neden oldu. Krallık yanlısı çetnikler ile Josip Broz Tito’nun önderliğindeki komünist partizanlar Nazi işgaline karşı direniş gösterdi ve Tito, 1943’te Sosyalist Federe Yugoslavya Cumhuriyeti’ni kurdu. 1980’de ölümüne kadar Tito, tatlı-sert bir yönetimle farklı din ve ırktan insanların aynı bayrak altında bir arada yaşamasını sağladı. Tito ile Stalin arasında çekişme nedeniyle Yugoslavya komünist rejimle yönetilmesine rağmen, tam anlamıyla bir Demir Perde ülkesi olmadı ve Batı’nın desteğini gördü.


BELGRAD

* Nicole Tesla havaalanı… şehre yirmi dakikalık mesafede, 12 km…. Taksi kazığı yememek için havaalanı içinde taksi danışma masasından gideceğinizi yeri söyleyerek fiş alın. Taksiciler fişte yazan rakamdan fazlasını isteyemiyorlar.
Havaalanı çıkışında Havacılık Müzesi var. Vaktiniz ve merakınız varsa uğrayın.

* İstanbul’daki Belgrad Ormanı, ismini, Belgrad’ın fethedilmesinden hemen sonra, şehrin tüm Ortodoks Hıristiyan nüfusunun, İstanbul’da bu bölgeye gönderilmesinden almış.

* 320 yılı aşkın süre Osmanlı idaresinde kalan Belgrad’da 273 cami varmış. Bu camiler sebebiyle “Bleli Grad (Beyaz şehir) adını almış Belgrad. Günümüzde Osmanlı eseri yok denecek kadar az kalmış.

* Tuna (Dunav/Danube) ve Sava nehirlerinin kesiştiği noktada kurulmuş…

* İstanbul’da nasıl ki şehrin dört bir yanında deniz varsa, Belgrad’da da nehir var.

* Şehrin tarihi merkezini (Stari Grad) ve yeni yerleşimlerini (Nova Beograd) Sava Nehri ikiye ayırıyor.

*  tarihi şehir merkezinde ring yapan eski/tarihi 2 numaralı tramvay Belgrad’ın en eski taşıma aracı. Güzergahı Belgrad sadece 100.000 kişiyken çizilmiş…

* KALEMEGDAN ya da Türkçe’siyle Kalemeydan. Osmanlı döneminden beri aynı isimle anılıyor.  Kalemegdan içinde gezilecek yerler:

-Anahtar Teslim Anıtı… Kalemeydan parkı girişinin sağ tarafında Osmanlı’nın, 6 Nisan 1876 tarihinde, Belgrad, Smederevo, Šabac ve Kladovo kalelerinin anahtarlarını Sırplara teslim etmesini tasvir eden yatay bir mermer anıt bulunmakta.

 Anahtar değişimi Sırp tarihinde bağımsızlıkları anlamında önemli bir yer tutmakta. Olayın 100. yılı sebebiyle anahtar değişiminin yapıldığı alana kurulan bu anıt önemli olayı gelecek nesillere aktarmak üzere koruma altında tutulmakta. Mihailo Paonović tarafından yapılan beyaz mermer blok üzerinde A. Srefanović tarafından oyulmuş çalışma bulunmakta. Anıt 1967 yılında büyük bir kutlama ile Kalemeydan Parkı içine dahil edilmiş.

- Mora Fatihi Damat Ali Paşa türbesi

- çıplak adam heykeli POBEDNIK (Victor) Sırbistan zafer anıtı… Heykeltıraş Ivan Meštrović tarafından yapıldı. Sırplar'ın Osmanlı ve Avusturya-macaristan devletlerine karşı kazandıkları zaferin anısına, 1928'de dikilmiş. Bir elinde yere doğru inmiş kılıç, diğer elinde barışı simgeleyen güvercin… “savaştım, bağımsızlığımı kazandım, artık barıştan yanayım” der gibi…

Aslında belediye anıtı zamanında şehir merkezi olan Terazije Meydanı’na koymak istemiş. Anıtta bulunan erkek figürünün çok fazla çıplaklık içermesi Belgradlılar’ın bu isteğe karşı gelmesine sebep olmuş. Bu istek karşısında heykel şehrin gözlerden uzak bir noktası olan Kalemeydan Parkı na konur. İronik olan ise günümüzde bu bölgenin Belgrad’ın en gözde alanlarından birisi haline gelmesi. Zamanında şehir merkezinde istenmeyen Victor Anıtı artık Belgrad şehrinin sembollerinden birisi haline gelmiş.

-Belgrad Kalesi (Beogradska Tvrdava)…

-Saat kulesi (Sahat Kula)…

- Kale içinde açık hava tank müzesi var.

- 1578 tarihli Sokullu Çeşmesi

- Likya uygarlığına ait taş lahitler

- St. Petka kilisesi (Kapela Svete Pekte)... Çeşmesinden akan suyun hamile kalmaya faydası var deniyor.

- Etrafı sarmaşıklarla çevrilmiş vaziyette Ruzica kilisesi…(Bogorodična Crkva Ružica) (Church of the Holy Mother of God)…
Belgrad’ın en eski kilisesi… Türkler 16. yy’da Belgrad’ı fethettikleri sırada kiliseyi barut deposu olarak kullanmışlar. 19. yy’da restore edilen kilise “küçük gül” anlamına gelen Ružica adını almış.
Bir süre Sırp ordusunun kullandığı kilisenin girişinde bulunan iki heykel 1924 yılında eklenmiş. Heykellerden ilki Kosova savaşındaki şovalyeyi, ikincisi ise II. Dünya savaşında görev alan Sırp askerini tasvir etmekte.

- planetaryum/gezegenevi olarak kullanılan 18. yüzyıldan kalma Türk Hamamı

- A La France Heykeli… Heykeltıraş Ivan Meštrović tarafından I.Dünya Savaşı’nda Belgrad’da ölen Fransız Askerleri anısına yapılan Fransa Şükran Anıtı… “Büyük Kalemegdan (Veliki Kalemegdan)”  bölümünde…

Fransa’nın 2. Dünya savaşı sırasında Sırbistan’a yaptığı destekler ve dostluk anısına 1930 yılında Fransa’ya Şükran Anıtı (Monument of Gratitude to France) Kalemeydan Parkı içinde dikilmiş. Anıtın merkezinde elinde kılıç tutan kadın figürü savaş sırasında Sırplara destek veren Fransa’yı betimlemekte. Heykel kaidesinde iki adet kabartma bulunmakta. “Çocuklu Kadın” Sorbonne’nun eğitime verdiği desteği ve “Savaşçılar” da 2. Dünya Savaşı sırasında görev yapmış Fransız ve Sırp askerleri betimler.

Sırplar uzunca bir süre Frankofondu ve Sırbistan’ın en popüler yabancı dili de Fransızca idi. Bosna savaşı sırasında Fransız medyası bazı sebeplerle Sırp karşıtı propaganda yapması ve ardından NATO’nun bombalama yapması Fransa ile olan dostluğu bitiren, bardağı taşıran son damla olmuş.

Bütün bu olaylar sonucu Kalemeydan Parkı içinde bulunan heykel siyah bir kumaş ile örtülmüş ve “Artık var olmayan Fransa’nın sonsuz zaferi” yazan bir tabela heykelin önüne konmuş. Tabii bu durum çok uzun sürmemiş ve 2000 yılında kurulan hükümet ile Sırbistan – Fransa ilişkileri tekrar iyileşerek heykel orjinal görüntüsüne geri dönmüş.

- Balıkçı çeşmesi: Sırp heykeltraş Simeun Roksandić tarafından yapılan çeşme 1907 yılında Londra Balkan Sergisinde yer almış. Roksandić’e heykeli taşıyan geminin Belgrad’a dönerken battığı söylenmiş. Bunun üzerine heykeltraş heykelin bir kopyasını daha yapmış. Böylece iki adet yapılan heykelin ikinci kopyası Kalemeydan Parkı içinde orjinali ise Zagreb’te bulunmakta.

- Roma Kuyusu: Belgrad ziyareti sırasında Alfred Hitchcock bile Roma Kuyusu’nun ürpertili görünümü üzerine yorum yapmış.

- İstanbul Kapısı: Türklerin Sırbistan’ı kontrol ettiği dönemin kapanışında şehrin anahtarları Prens Mihailo’ya bu kapı önünde teslim edilmiş.

- Nebojsa Kulesi:  Fearless Tower/korkusuz kule… Kalemegdan Osmanlı’nın elinde iken bu kule, Osmanlı’nın zindanıymış. 4 katlı olan kulenin her katı, çeşitli nedenlerden dolayı hapis yatan kişilere ayrılmış ve önündeki meydanda da halka gözdağı vermek için, suç işleyen insanlar idam ediliyormuş. Yunan tarihinin önemli milliyetçi isimlerinden yazar, politikacı ve devrimci; Osmanlı işgaline karşı Balkan ülkelerinin güç birliği yapması fikrinin savunucusu, Rigas Feraios da burada işkence görerek öldürülmüş. Buradan da gelen Sırp – Yunan dostluğu, kendini 2009 yılında kulenin yeniden yapım çalışmalarında göstermiş. Belgrad, tarihinde kültür alanında aldığı en büyük bağışı Yunanistan’dan 1.4 milyon Avro olarak alarak, kulenin içini son derece modern bir şekilde yenilemiş.

Politik öneme sahip düşmanlar kahraman olmamaları için öldürülmez, açlık, soğuk veya hastalıktan rezil bir şekilde ölmeleri için sürgün edilirmiş. Böylece ölen kişinin şehit olmasının da önüne geçilirmiş.

Nebojša Kulesi’nin en ünlü mahkumu Constantine Rhigas, Sırbistan’da bilindiği adı ile Rigas Feraios veya Riga od Fere. Yunan bir şair olan Constantine aynı zamanda 18 yy’da Türklere karşı Balkan ayaklanması organize etmeye çalışan Filiki Eteria örgütünün de etkin bir elemanıdır. Yakalanıp Nebojša Kulesi’nde mahkum olmuş. Rhigas boğularak ölmüş ve cesedi Tuna nehrine atılmış. Kalemeydan Parkı yakınındaki bir sokağa adı verilmiş ve bu sokakta adına dikilen bir anıt bulunmakta.

*Kalemeydan seyir terasından görülen, üzerinde yerleşim olmayan ada “Büyük Savaş Adası” (Veliko ratno ostrvo) … Kanuni Belgrad’ın fethini bu adadan yönetmiş. Sırp İsyancı Karayorgi de birliklerini bu adada konumlandırmış.

 
Kalemegdan ve Pobednik

Nebojsa Kulesi

St.Petka kilisesi

Resim yazısı ekle


Damat Ali Paşa Türbesi

Pobednik


Sokullu çeşmesi


Fransa Şükran Anıtı

Balıkçı çeşmesi





Anahtar teslim anıtı



 

* Nemanjina Caddesinde 1999 yılında 75 günlük NATO bombardımanı sırasında vurulan Yugoslav Savunma Bakanlığı binası olduğu gibi muhafaza ediliyor.
 

* Yükseliş Kilisesi/ Ascension church  (Crkva Svetog Vaznesenja)… 1863 yılında Prens Mihailo Obrenović'in emriyle yaptırılan ve halkın bağışlarıyla finanse edilen Yükseliş Kilisesi, Admirala Geprata caddesinde bulunuyor. Çanları ile ünlü... Belgrad Prensliği özerkliğini ilan ettikten sonra ilk çan bu kilisede çalınmıştır. Savunma bakanlığı binası yakınında.

 

* Saborna Church (Beogradska Saborna Crkva)/St. Michael Kilisesi…

Belgrad’ın sembollerinden… Kalemeydana cadde girişinin solunda Kralija Petra caddesi üzerinde.. Sırp patriğinin patriklik görevini icra ettiği, Belgrad'ın yıllardır simgesi olarak kullanılan katedral. Kalemeydanın hemen altında…

Saborna crkva = Ortodoks kilisesi demek.

* Bu kilisenin hemen karşısında, kilise görünümlü mekan kilise değil, müzedir: Sırp Ortodoks kilisesi tarihi müzesi.
* Kilisenin solundaki beyaz konak, prensesin konağıdır. Residence of Princess Ljubica (Konak Kneginje Ljubice)

 





 

* Kralija Alexandra bulvarı… Stari Grad’a uzanan bulvar. Şehir merkezini banliyölere bağlıyor. Taşmeydan’dan gelip Nicola Pasiça meydanına varıyor.

* Nicola Pasiça Meydanı… Sivri kulesi ile Eski Saray (Stari Dvor) 19 yy Sırp Krallığına ev sahipliği yapmış. Günümüzde belediye başkanlığı binası olarak hizmet veriyor. Yeni Saray (Novi Dvor) 1911-33 Sırbistan’ı yöneten güçlü hanedanlar biri olan Karayorgi’lerin malikanesiymiş. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Ofisi olarak kullanılıyor.

 

* Nikole Pašića Bulvarı’nın üstünde Sırbistan Parlamentosu (Dom Narodne Skupštine) var. Sarayın yapımına 1907’de başlanmış, ancak 1. Dünya Savaşı sırasında planların kaybolmasıyla sarayın tamamlanması 1936’yı bulmuş. 1939’da sarayın önündeki heykel grubu dikilmiş. Heykeltıraş Toma Rosandić tarafından yapılan Siyah Atlar Oynuyor (Igrali se konji vrani) heykellerine özel bir önem atfediliyor. Heykeller insanla doğa arasındaki mücadeleyi sembolize ediyormuş. Ancak halka göre ise insanları parlamentodan atmaya çalışan güçleri…



* Kralija Alexanda bulvarı sonunda Taş Meydan Parkı (Tas Megdan)… ülkenin en büyük parkı… İsmini, Osmanlı döneminde burada kurulan taş ocağından almış. Belgrad’daki eski yapıların malzemesinin buradan temin edildiği söyleniyor. Sırpların Osmanlı’ya ilk ayaklanmasının lideri Karayorgi karargâhını burada kurmuş.

Parkta park için parasal yardımlar yapan Haydar Alivey’in heykeli var.

Parka ayrıca üzerinde “1999 saldırısında ölen çocuklar anısına” yazılı anıt taş var.


* Taş Meydanın kuzeybatısında ülkenin en büyük kiliselerinden biri olan Aziz Marko kilisesi (Crkva Svetog Marka)…1835 yapımı-1940’da yenilenmiş… bir köşesinde 1346 yılında Sırp İmparatorluğunu kuran Stefan Duşan’ın lahdi var.



 
* Taşmeydan parkına yakın bölgede… floresan lambayı, neon ışıklarını, elektron mikroskobunu, mikrodalga fırını ve daha birçok şeyi icat eden, Edison’un en büyük rakibi mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı Sırp asıllı Nıkola Tesla'nın müzesi (Muzej Nikole Tesle)…Krunska Caddesinde... Aslında Tesla hiç Belgrad'da yaşamamış birisi. Müzenin açıldığı binanın da Tesla'yla hiç bir ilgisi yok ama Tesla Amerika'da ölünce Sırplar aslen Sırp olan bu bilim adamına sahip çıkmışlar ve kişisel eşyalarını toplayıp Belgrad'a getirmişler.

Tesla’nın asabi ve eksantrik kişiliğinin yanı sıra bilim dünyasında öne çıkmamasının bir nedeni de ABD’ye göç ettiğinde Thomas Edison’un düpedüz onun çalışmalarını suiistimal etmesi ve aralarındaki büyük rekabet nedeniyle Edison’un onun ilerlemesine taş koyması olabilir. Rekor sayıda icadın sahibi ve en önemlisi günümüz iletişiminin temeli sayılabilecek kablosuz elektrik iletiminin mucidi olan Nikola Tesla 1943’te New York’ta bir otel odasında borç içinde öldü.

 

* Knez Mihailova Ulıca/Caddesi… Belgrad’ın İstiklal caddesi… trafiğe kapalı, sadece yayalara açık…53-55 nolu Marko Stojanoviç evi, cadde mimarisini en iyi örneği… caddede Nicolas Pasajı.. Bu pasaja gelen insanlar sadece alışveriş değil pasajın eski dokusunu fotoğraflayıp albümlerinde saklayıp daha sonra geldiklerinde aynı dokuyu koruyup korumadığı mukayese ediyorlarmış.




* Knez Mihailova’nın hemen yakınında bulunan TRG REPUBLIKE, yani Cumhuriyet Meydanı… Belgrad’ın Taksim’i... Burası bir nevi Belgrad’ın merkezi... Bir yanında Milli Müze (Narodno Muzej), bir yanında Devlet Tiyatrosu (Narodno Pozoriste) var. Bir de Sırp Prensi III. Mihailo Obrenoviç’in heykeli. Kendisi, Osmanlılar’ın Sırbistan’daki denetimine son veren kişiymiş. Bu yüzden eliyle İstanbul’u işaret ediyormuş, Türkleri İstanbul’a süreceğiz der gibi.





* Ulusal Tiyatro’nun arkasında Dobracina Sokağında Çukur Çeşme… Hazin bir hikayesi var. Bir anlamda Balkan savaşlarının patlamasına yol açan bir olayın anısına yapılmış. 1862 yılında, çeşmeden su doldurmaya gelen Sırp çocukları ile Türk askerleri arasında suyu kimin önce alacağı konusunda bir tartışma çıkmış ve çocuklardan biri asker tarafından öldürülmüş. Akabinde gelişen olaylar isyanın fitilini ateşlemiş ve Osmanlı’nın Belgrad’ı kaybetmesine neden olmuş.


* Knez Mihailova caddesi yakınında üniversite binaları arasından geçerek Uzun Mirkova Ulıca/caddesi… Hemen yakınında Studenski Park… Parkın içinde üniversite rektörlük binası… Parkın hemen köşesinde Şeyh Mustafa Türbesi… Müslümanlar gibi Ortodoks Hıristiyanlar da şeyhin keramet ehli olduğuna inanıyor. Hemen ilerisinde Bayraklı Cami (Bajraklı Dzamija) 1575 yapımı… Adını minaresindeki bayraktan alıyor. Namaz vakitlerini belirtmek için bayrak asma adeti varmış. Şimdi sadece bayramlarda asılıyormuş.




 

* Terazije Caddesi ve Meydanı, ismini Türklerin burada şehre su sağlamak için inşa ettikleri su terazilerinden alıyor. 1860’ta su kulesi yıkılıp yerine bir çeşme yapılıyor.

* Terazije Meydanı’nda bulunan, seramikten yapılmış pürüzsüz ve parlak cephesiyle HOTEL MOSKVA, şehrin simgelerinden birisi. 1906 yılında kurulmuş ve bugüne Albert Einstein, Alfred Hitchcock,  Maxim Gorki, Mahatma Gandhi, Luciano Pavarotti  gibi kişilerin yanısıra Jack Nicholson, Robert de Niro, Brad Pit, Mila Jovović, Michael Douglas gibi Hollywood’un bir çok ünlü ismini ağırlamış.


* Zeleni Venac daimi halk pazarı…

* Jugoslovensko Dramsko Pozorište, yani Yugoslav Drama Tiyatrosu… arkasında 1974 yılında yapımı tamamlandıktan sonra uzun süre şehrin en yüksek binası olarak kalan Beograđanka.

* Belgrad’ın en yüksek noktalarından biri olan Vracar Tepesinde bulunan Karayorgi Parkı içinde AZİZ SAVA KATEDRALİ (Hram Svetog Save)… Balkanlar’ın en büyük, Avrupa’nın 10. büyük katedrali…. Dünyanın en büyük Ortodoks kilisesi… Sırp Ortodoks Kilisesi kurucusu Aziz Sava’nın, Sinan Paşa tarafından 1595'te gömüldüğü düşünülen yerde kurulmuş (1989 yapımı tamamlanmış). Rivayete göre Sırp isyancıları cezalandırmak için (1594) Sadrazam Sinan Paşa Aziz Sava’nın naşını bu tepeye getirtip kemiklerini yaktırmış. Bu olay Sırp halkında travmaya neden olmuş. Türklere nefretin bir sebebinin de bu olduğu söyleniyor.

Sırp Ortodoks Kilisesi’nin kurucusu ve ilk başpiskoposu olan Aziz Sava (1174-1236), Nemanjić Hanedanı’nın kurucusu Stefan Nemanja’nın oğludur. İktidar yerine din yolunu tercih eder ve çeşitli mucizeler gösterir. Balkan milletlerine barışı getirmesi nedeniyle diplomat ve hukukçu kişiliğiyle öne çıkar. Yaşamı Orta Çağ’dan günümüze sanat ve edebiyatı etkilemiştir.
Zamanında Türklerin bile saygı gösterdiği bu aziz, ne yazık ki trajik bir olayla Osmanlı tarihinde yer almış. 1594’teki Banat ayaklanması sırasında isyancılara ders vermek isteyen Sadrazam Sinan Paşa, Mileševa Manastırından Aziz Sava’nın kemiklerinin olduğu sandukayı Belgrad’a getirtip Vračar Tepesinde yakmış. Doğal olarak bu olay, bugüne kadar süregelen Türk nefretini körüklemiş.




 

*  (Dorcol bölgesi… Türkçe Dört Kol/Yol dan geliyor.)

Strahinjića Bana caddesi…, Bağdat Caddesi’nin küçük bir versiyonu... Caddenin takma adı da zaten, mafya tipli erkeklerin güzelliklerini her şeyden öne koyan silikonlu sevgililerine/cadde kızlarına istinaden, Silikon Vadisi’ymiş.

* Strahinjića Bana caddesinin bitiminde SKARDARLIJA/ Skadarska Caddesi başlıyor. Burası bir zamanlar Belgrad’ın bohem mahallesiymiş. Vakti zamanında bütün yazar çizerler, gazeteciler, sanatçılar burada takılıyormuş. İstanbul’un Cihangir’ine, Paris'in Montmartre'sine benzer bir bohem köşesi… Burası ismini Arnavutluk’taki İşkodra-Skadar kentinden almış.




 

* * Çiçekler Evi (Kuća cveća) (House of Flowers/Tito's Tomb) 4 Mayıs 1980 tarihinde ölen Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin eski lideri Josip Broz Tito'nun anıt mezarıdır. Dedinje mahallesinde Yugoslav Tarihi Müzesi'nin zemininde…

* Çiçekler Evi’ne yakın bölgede Kızılyıldız ve Partizan stadları..

* şehrin yeni bölgesi Nova Beograd, yani Yeni Belgrad’da bulunan UŠĆE. Tuna Nehri ile Sava Nehri’nin birleştiği noktada… Nehir kenarında kocaman bir park var… Yeni şehri eski şehre bağlayan Branko Köprüsü üzerinden, Sava Nehri’ni izleyerek, şehir merkezine yürünebilir. Şehrin en büyük alışveriş merkezi olan Ušće Shopping Center da burada bulunuyor.




 

* Zemun bölgesi…

Belgrad’ın 13 km dışında, Tuna nehir kenarında…

Gardoş kalesi/tepesinde Kula Sibinjanin Janka (Sibinjanin Janko kulesi..)… diğer adı Milenyum Kulesi (Macarların 1000. yılı şerefine dikildiği için) ..ayrıca Janos Hunyadi Kulesi olarak da anılıyor. (Janos Hunyadi 1456’da bu kalede salgından dolayı ölmüş.) mimarisi ve seyir tepesi güzel… Bölgeyi tepeden gördüğü için onlarca yıl Zemun itfaiyesi tarafından kullanılmış.

Büyük kilisenin bulunduğu Trg Veliko meydanı…

Güneş saatli ev ((Kuća sa sunčanim satom) (sundial home/house)… Dubrovacka caddesinde. 1823 yapımı..

Karamata Ailesinin evi  (Kuća porodice Karamata) Matije Gupca caddesinde. 1764 yapımı…

Ičko'ların Evi (Ičkova kuća) Bežanijska ve Svetosavska caddelerinin köşesinde. 1793 yapımı.

Spirta'ların Evi (Spirtina kuća) Glavna caddesinde…

 





 

 

* Jazz Club Cekaonica: Şehri tepeden seyir imkanı… güzel manzarası var. Aja Ciganlija’ya yakın…

* Ada/Aja Ciganlija: (Çingene adası) Sava Nehri’nde küçük bir ada. Şehir merkezinden 6 km… Eskiden Sava Nehri üzerinde bir adayken, kıyıya yakınlığından dolayı birleştirilmiş ve bir göl oluşturulmuş. Hafta sonları güneşlenmek, yüzmek, bisiklete binmek ve plaj keyfi yapmak isteyenlerin buluşma noktası… yaklaşık 7 km. uzunluğunda bir kumsala sahip ve karşılıklı iki kıyıda, insan sayısı 300.000’e kadar çıkabiliyor. Gölün en sonundaki kısım resmi olarak belirtilmese de çıplaklar plajı olarak kullanılıyor.



* Topcider Parkı… çok güzel bir park… şehir merkezinden 3 km..

* tekne gezisi

* vakit varsa havaalanı yakınındaki Havacılık Müzesi (Museum of Aviation)… İlginç mimarisi var.

 

AVALA

Belgrad’dan 16 km uzaklıkta… 511 m yüksekliğe sahip bir dağ.. 11 metre sayesinde dağ kategorisine girmiş.

Avala (TV) kulesi (Avalski toranj)…205 metre… Kulede seyir terası…Manzara güzel..1999 nato bombardımanında yıkılmış. Tekrar yapılmış.
(200 dinar normal giriş... 400 dinar VIP giriş. Bir içecek ve en üst seyir katına çıkış dahil)

İsimsiz kahramanlar anıtı (Spomenik Neznanom junaku)…



 

SMEDEREVO (Semendire)

Belgrad’dan 45 km… Podunavlje eyaletinin (Tuna Havzası) merkezi… 100 bin civarı nüfus (merkez 65 bin).. Şarapları meşhur… Bölge çelik endüstrisi merkezi…

Sırbistan’ın eski başkenti…

Semendire Kalesi…(Smederevska Tvrđava)…Ahşap köprüyle geçilen iç kaleye giriş ücretli. (120 dinar)

Kale içinde Yedi Kardeşin Kellesi adlı ilginç kulenin üzerinde bir de Jerina’nın Banyosu adlı bir bölüm var. Jerina Branković ya da ahalinin verdiği isimle “Lanetli Jerina” Despot Đurađ Branković’in Bizans asıllı eşiymiş. Kale’nin yapımını üstlenen kardeşi George Kantakuzenos ile birlikte, kalenin inşası için halktan yüksek vergiler toplamış. Halk da ona lanet okumuş. Sırbistan’daki başka kaleler de Jerina’nın adıyla anılır olmuş. Halk söylencelerine göre Jerina’nın bu kalelerin surlarından sevgililerini ve çocukları atarmış.

Köşe Kule kalenin en yüksek kulesi…

Kale'nin dibinden Tuna’ya karışan Jezeva Nehri  

2. Dünya Savaşı sırasında ise Alman kuvvetleri şehri istila ediyor. Şehrin tarihindeki en trajik olaylardan bir 5 Haziran 1941’de yaşanıyor. Kaledeki cephaneliğe yapılan sabotajda devasa bir patlama gerçekleşiyor ve hem kaleye büyük zarar veriyor hem de şehirde binlerce insan ölüyor.

* Smederevo Müzesi (Muzej u Smederevu)… müzenin arkasındaki meydanda 1941’deki patlamada ölenler anısına dikilmiş bir anıt var.

Saint George kilisesi  (Hram sv. Georgija) ve meydanı… 1850-1854 arası inşa edilen katedral yüksek çan kulesi ve 5 küçük kubbesiyle şehirdeki en dikkat çekici ve merkezi yapı...

Kilisenin karşısında 300 senelik dut ağacı. (karadordev dud) İsyancı lider Karayorgi 1805 senesinde şehrin anahtarını Türk yetkililerden bu ağacın altında almış.

Kilisenin sağında, tam köşede 1920’lerde inşa edilmiş olan Eski Belediye Binası (Zgrada Opštinskog doma) var. Bu zarif binanın girişinin üstündeki dört heykel adalet, düzen, bilim ve kültürü temsil ediyor.

Meydanın diğer tarafında ise 1888’de yapımı bitmiş olan Adalet Sarayı (Zgrada starog Okružnog načelstva) yer alıyor.

Smederevo Lisesi (Zgrada Gimnazije) biraz ilerde... 1904’te inşa edilen bina, Sırbistan’daki pek çok eğitim kurumunun mimarisine örnek olmuş.

 







 

Sremski Karlovy (KARLOFÇA)

Novi Sad’dan 9 km…Fruşka Gora dağı (dağın  farklı yerlerine yapılan  manastırlar nedeniyle Hıristiyanlar tarafından  üçüncü  “Kutsal Dağ” olarak kabul edilmektedir.) eteklerinde 9 bin nüfuslu kasaba…Belmet şarabı ve balıyla meşhur…1699 Karlofça anlaşması ve 1711 senesinde Sırp Ortodoks Kilisesinin merkezi olmasıyla ünlendi. Sırp Ortodoks Patriği halen Karlovci Metropoliti unvanını taşıyor.

Trg Branko Radicevic meydanı… Önemli yapılar burada ve çevresinde…

Saint Arsenije Ruhban Lisesi (Bogoslovija Svetog Arsenija Sremca) ... 1794’te kurulan lise, dünyanın ikinci en eski Ortodoks ruhban okulu.

St. Nicholas (Barok) Ortodoks Katedrali (Saborna Crkva) (1760).. Bir Ortodoks kilisesi için alışılmadık tipte her birinin üzerinde birer saat yer alan iki kulesi ile dikkat çekmekte…  katedralin yanında eski Patrikhane…Katedralin önünde küçük Dört Aslan Çeşmesi (Česma Četiri lava -1799)… Avusturyalıların 1799 ‘da İtalyan bir mimara Sırbistanda yapılan ilk şehir içi su tesisatının tamamlanmasının şerefine yaptırdıkları kırmızı mermerden  “Dört Aslan Çeşmesi”. Kasabalılar için kısaca “çeşme” buranın adı. Rivayete göre bu çeşmeden su içen kimse tekrar buraya gelir ve evlenirmiş.

Gymnasium (Karlovačka Gimnazija) yani lise binası… Sırbistan’ın ilk lisesi... Okulun kuruluş tarihi 1791, ancak kökeni 1725’e kadar gidiyor.

Okulun yokuş aşağı inen yan yolundan giderek… Aşağı Kilise (Donja Crkva) bahçesinde Avrupa’nın en yaşlı çınar ağaçlarından biri var. Yolun devamında Karlofça Anlaşmasının imzalandığı “Barış Şapeli” (Kapela Mira)… Osmanlı tarihindeki ilk Latin harfleri ile yazılı bir anlaşmaya yenildiğini ve bu yenilginin yükümlülüklerini kabul ettiğini beyan eden imzayı atar.

Kilisenin formu, müzakerelerin yürütüldüğü çadırdan ilham alınmış. Antlaşmaya ait ilginç birkaç nokta da var. Bir tanesi tarihte ilk kez tarafların yuvarlak masa etrafında toplanmış olması. Diğeri ise herkes aynı anda girebilsin diye müzakerelerin yürütüldüğü çadırın dört tarafına birer kapı açılmış olması.



Barış Şapeli


 

Petrovaradin

Suyun başını tuttuğu için Tuna’nın Cebelitarık’ı olarak isimlendiriliyor.

Petrovaradin Kalesi (Petrovaradinska tvrđava) güzel…Devasa bir yapı. Kale içinde saat kulesi, seyir imkanı var.… Saat kulesindeki satın kadranındaki kısa ok saat yerine dakikayı, uzun ise dakika yerine saati işaret ediyor… Saati Avusturyalılar taa Novi Sad ‘dan görünsün diye yapmış ama bitirir bitirmez de saat kulesi vergisi toplamaya başlamışlar. Kalenin altındaki tüneller gezilebilir. Saat Kulesi’nin altındaki taraçada, adeta gizlenmiş merdivenler kullanılarak 5 dakika sonra Petrovaradin’in içine geçilebilir.




 

NOVİ SAD

Belgrad’dan 90 km… Araba ile Belgrad’dan 1 saat…

Belgrad-Novi Sad yolculuğu için 21 nolu yol, mükemmel yollarıyla beraber kocaman bir national parkın içinden geçme fırsatı var.

Özerk Voyvodina bölgesinin başkenti.. Yeni Bahçe” anlamına geliyor ve “Balkanların Atinası” da deniliyor.

Petrovaradin daha önce kurulmasına rağmen, artık Novi Sad’a bağlı ve Novi Sad’ın simgesi olmuş. Habsburg Hanedanlığı döneminde Ortodoks inancına sahip olanların Petrovaradin’de yaşaması yasaklanınca, onlar da bu tarafa geçip 1694’te bir yerleşim kurmuşlar. 1748’de kent Novi Sad adını almış. 18. ve 19. yüzyılda Sırpların en yoğun yaşadığı kent olmasıyla önemli bir kültürel ve politik merkez haline gelmiş. Hatta bu niteliği nedeniyle Sırbistan’ın Atina’sı olarak da adlandırılıyor.

Voyvodina bölgesinin en büyük problemi Sırp nüfus ile Macar nüfus arasındaki anlaşmazlıklar ve gerilimler… Sanayileşmiş, katolik Macar nüfus Macaristan’ın AB üyesi olması ve Sırpların ABD karşısında dişinin epeyce kırılması nedeniyle ayrılık türküleri ile bağımsızlık marşlarını söylemeye başlamış. Zaten bölge ta Yugoslavya zamanından beri federatif bir yönetime sahip ve kendine ait bir bayrağı bile var. Sırplar da zengin bir bölgeyi bırakmak istemeyen çiftçiler olarak görülüyor.

Kralija Alexandra Caddesi ve devamındaki taşıt trafiğine kapalı Zmaj Jovina Caddesi, Novi Sad’ın başlıca cazibe merkezi. İki caddenin kesiştiği yerde Trg Slobode (Özgürlük meydanı)… 72 metrelik devasa  külahlı sivri çatısıyla Roma Katolik Meryem Kilisesi (St.Mary Kilisesi) (Župna crkva Imena Marijinog) (1895) ve karşısında belediye binası (Gradska kuća) ve kulesindeki Matilda Çanı. Eskiden yangın haberi bu çanla verilirmiş ve yangın yerine göre farklı sayıda çalınırmış.… Belediye binasının önünde heykel…Şehrin işgali sırasında işgal kuvvetleri heykeli yok etmek ister. Bunu öğrenen ahali heykeli onlardan önce kaçırıp savaş sonuna kadar saklar…

Zmaj Jovina’nın sonunda Piskoposluk Sarayı (Vladicanski Dvor)… 1901 yapımı kırmızı tuğlalarıyla göz alıcı bir yapı... Piskoposluğun sağında kalan Dunavska Caddesi yine trafiğe kapalı ve alışverişin öne çıktığı bir cadde... Soldan gidince St. George Sırp Ortodoks Kilisesi (Saborna Crkva Sv. Đorđa) (1853)…







 

SIRPÇA

(telaffuzları ile)

Merhaba/selam= Zıdravo / çau

Nasılsın?         = kako si?

İyiyim              = dobro sem

Nerelisin?        = odakle si?

Türkiyeli yim   = yaasem iz Turkiya

Kaç yaşındasın? = Koliko imaj godina?

Kim?                = Ko

Ne?                   = şıta

Ne zaman?        = kaad

Nerede?            = Gıde

Niçin/neden      = zaşto

Nasıl?                = kako

Ne kadar           = koliko koşto

Adınız ne?        = kakosi zooviş

Günaydın          = dobro yutro

İyi günler           = dobar dan

İyi akşamlar      =dobro veçe

İyi geceler         = laku noç

Özür dilerim      = izvini

Hoşça kal/güle güle = dovi jenya

Evet                    = da

Hayır                  = ne

Lütfen                = molim

Teşekkürler        = hıvala (gırtlaktan h)

Rica ederim        = nemana çeemu

Sonra görüşürüz = vidimo se kasniye

Afedersin            = oprostite

Kusura bakma     = pardon

Benim adım…     = zovem se …

Adın ne                =vaşe iime

Adın ne                = kakosi zavaş?

Memnun oldum    = Dırago miye

İngilizce biliyor musun? = Govorite li engliski?

İngilizce biliyor musun? = daali priçaş engliski?

Sırpça bilmiyorum = Ne govoorim sırpska

Anladım                =  razuumiyem

Anlamadım            = ne razuumiyem

Nerede ….            = geeye

Saat kaç?               = koliko ye saati?

Bugün                   = danas

Yarın                    = suutra

Dün                       = yuuçer

Para                        = novaçs

1                             = yedan

2                             = dıva

3                             = tıri

4                             = çetri

5                             = pet

6                             = şest

7                             = sedıam

8                             = osıam

9                             = devit

10                           = deset

20                           = dıvadeset

100                         = sıto

1000                       = tisuça

1 milyon                 = miliyon

 

4 yorum:

  1. merhaba,

    çok güzel bir yazı olmuş. 10 gün sonra gideceğim ve yazınızdan notlar yanımda olacak..

    teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar;
      (gidip döndüğünüzü düşünüyorum) Umarım seyahatiniz güzel geçmiştir.
      Notlarınızı okumak isterim.
      İyi günler

      Sil
  2. detaylı ve güzel bir yazı, elinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. detaylı ve güzel bir yazı, elinize sağlık

    YanıtlaSil