Neden Sırbistan?
1- Vize yok. Ve büyük ihtimalle
de şimdilik. Kosova ile sorununu çözdüğü an Sırbistan tıpkı Hırvatistan gibi AB
üyesi olacak ve vize muafiyeti sona erecek.
2- Zaman ve nakit olarak gitmesi
kolay. Erken tarihlerde alınacak bir uçak bileti ile iç hat fiyatına gidip
gelebilirsiniz. Uçuş bir saat, on beş dakika sürüyor.
(11-16 Mart 2014 tarihlerindeki
seyahatimiz için biletlerimizi Kasım 2013 ortasında aldık. Pegasus, 225 TL,
gidiş-dönüş.)
3- 300 seneden daha fazla bir süre
aynı coğrafyayı paylaşmışız ve ortak tarihimiz, zevklerimiz ve dilimiz var.
Sırpçada yaklaşık 10 bin Türkçe kökenli kelime bulunuyor.
4- Belgrad’ı Kanuni fethetti. Ve
rivayet ki başkenti İstanbul’dan Belgrad’a taşıma düşüncesi varmış. Kimi
tarihçiler “eğer bu gerçekleşseydi, Osmanlı’nın Batı’daki ilerleyişi daha kolay
olurdu” yorumunda bulunuyor. Siz de bu düşünceyle Sırbistan’dan başlayın Avrupa
gezinize. Avrupa’da ilerleyişiniz (seyahatleriniz) daha kolay olur belki de,
kim bilir!
Geziye hazırlık…
Her zaman ki gibi yapılacak en
önemli şey, okumak… Google hazretleri emrinize amade. Sizden önce Amerika’yı
keşfedenlerin tecrübelerinden faydalanın mutlaka. Gezi notlarını okuyun.
Gitmeden önce gezilecek yerlerin de olduğu bir dokümanınız olsun mutlaka.
Kasım 2013’ten Mart 2014’e kadar
Sırbistan hakkında, abartmayayım, belki de 1000 sayfa okumuşumdur.
Yani, gittiğiniz yerde bön bön
bakmamak için sayfalara, kitaplara, google’a bakın.
Velhasıl, elimde 15 sayfalık bir
not oluşmuştu. Bazı yerleri elemem gerekiyordu. Novi Pazar’ı uzak olması ve
Niş’i de çok fazla değecek bir yer olmaması sebebiyle eledim.
Salı öğlenden Pazar sabahına
kadar bir vaktimiz vardı. Belgrad’ı sıkışmadan, koşturmadan keşfedebilmek için
Belgrad merkezli bir gezi ayarladım.
Buna göre, öğlen vardığımız Salı
günü Belgrad, Çarşamba Avala, Smederevo ve Belgrad, Perşembe Karlovcy,
Petrovaradin, Novi Sad ve Belgrad, Cuma ve Cumartesi günleri Belgrad olmak
üzere gezi planımızı hazırladım.
Üç kişi gideceğimiz için hostel
fiyatına apartman dairesinde kalabilirdik. www.beogradapartmani.rs sitesinden
günlüğü 40 Euro’ya 3 ayrı yataklı 1+1 daire tuttuk. Daireyi merkez tren
istasyonunun olduğu Savski meydanına yakın tuttum. Böylece birçok yere
yürüyerek ulaşmamız kolay olacaktı.
(Dairemizden oldukça memnun
kaldık. Mutfağında yok yoktu. Marketten alacağınız gıdalarla hiçbir malzeme
götürmeden istediğiniz yemeği yapabilirsiniz. Yetkili Mr.Igor 0038163346286)
Daireyi tuttuğum kişinin
tavsiyesiyle tanıştığım taksici Ivica gezimizi güzel kılan sebeplerden biriydi.
İstanbul’dan maille fiyatlar üzerinde anlaştık. Havaalanından eve 10 Euro,
Belgrad-Avala-Smederevo-Belgrad 60 Euro, Belgrad-Karlovcy-Petrovaradin-Novi
Sad-Zemun-Belgrad 70 Euro ve evden havaalanına 10 Euro…
Taksi konusunda kesinlikle
tavsiye edebileceğim bir isim. Ivica 00381 0642308666 (ivicasim74@gmail.com)
Sırbistan gezinizle ilgili birkaç
not:
* Gitmeden önce kalacak
yerlerinizi ayarlayın ve rezervasyon çıktılarını yanınızda bulundurun. Dönüş
uçak biletinizi İstanbul’da kestirtin ve yanınıza alın.
* Belgrad’da yetkililer ülkeye
geliş sebebinizle ilgili sorular sorabilir. Bize herhangi bir soru soran
olmadı. Arkadaşım Adem sebebiyle endişeliydim. İlk defa yurt dışına çıkacaktı.
Ama benim pasaportumda daha önce Sırbistan girişi (Makedonya üzerinden
Presheva’ya gitmiştim) olduğu için sorgusuzca geçtik. Olur ya, siz hazırlıklı
olun.
* Ana hatlarıyla kafanızda
mutlaka gezinizin bir programı hazır olsun.
* Belgrad Nicole Tesla
havaalanına indiğinizde turist danışma masasından ücretsiz şehrin haritasını
alın. O harita elinizde, dalın sokaklara şehirdeyken. Kaybolun ve korkmayın.
Unutmayın, şehir yürüyerek keşfedilir. Elinizdeki haritayla şehri değil,
bulunduğunuz yeri haritada bulun.
Biz günde ortalama 15 km yürüdük.
* Hava durumu sitelerine güvenin.
Dedikleri % 90 çıkıyor.
* Para birimi Dinar. 1 Euro 115 Dinar. Havaalanında kur daha
düşük, bu sebeple yetecek kadar bozdurun. Şehirde Menjačnica adı verilen ve Sırp Ulusal Bankası'nın amblemini taşıyan
resmî bürolarda güvenilir olarak döviz bozdurulabilir. Her zaman günlük
hesabınıza göre az az bozdurun. Sırbistan ülkemize göre daha hesaplı bir şehir.
4 buçuk günde üç kişi adam başı toplam harcamamız 240 Euro
oldu. (uçak hariç her şey)
* Büyük market veya kaliteli restoranlarda kredi kartını
kullanabilirsiniz.
* Sırplar oldukça yardımsever. Türk dizilerinin etkisi olsa
gerek bir Türk düşmanlığı gözlemlemedim. Siz turist olduğunuzu (yani haddinizi)
bilin, yeter.
* Ülke çok yeşil. Park ve meydan zengini. Hayran kaldım ve
imrendim.
* Nike ayakkabı çok yaygın.
* Kadınların parfümü aynı neredeyse. Nike ayakkabı ve bu
parfümü dağıtan Kızılay çadırını bir türlü bulamadık.
* Patlamış mısır çok seviliyor.
* Parklarda satranç oynayan insanları ve onların başında hamleleri heyecanla izleyen kalabalıkları görürseniz şaşırmayın.
* Parklarda satranç oynayan insanları ve onların başında hamleleri heyecanla izleyen kalabalıkları görürseniz şaşırmayın.
* Kahvaltı kültürü farklı. Pekara denilen fırınlar çok
yaygın. Ayakta atıştırmalık hamur işleri…
* Yemek porsiyonları büyük. Yemekler biraz tuzlu, önceden
uyarın.
* Cuma namazı için Bayraklı camiine gittik. Hutbe çok uzun,
bir saat sürdü. Hutbeye geç gidin.
* Karlofça antlaşmasını imzaladığımız Karlovcy ve Novi Sad
çok sakin yerler. Mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
* Sırpça, resmi olarak hem Kiril hem de Latin alfabesiyle
yazılıyor.
* Ülkenin nüfusu 7,2 milyon (Belgrad 1,7 milyon, ülkenin
¼’i)
* Sırbistan, ilki 1804’te Karayorgi/Karadorde olarak bilinen
Đorđe Petrović , ikincisi 1815’te Miloš Obrenović önderliğindeki iki
ayaklanmayla özerkliğini elde etmiş. Basit bir çoban olan Dorde Petrovic yani
Karayorgi ayaklanmanın lideri olarak halk kahramanıdır. Rakibi Miloç Obrenoviç
tarafından öldürülmüştü. Krallık bu iki hanedan arasında gidip gelmiş.
Günümüzde bile Karayorgi’nin torunlarından Alexander Karayorgeviç sürgündeki
kral olarak tanınmakta.
* 1.Dünya savaşında 1 milyondan fazla kaybı oldu. Savaşın
galiplerinden ama nüfusu özellikle erkek nüfusu büyük zarar gördü. (nüfusunun
%30’u)
* 2. Dünya Savaşı’nda Nazi işgali ülkede yine büyük bir
yıkıma neden oldu. Krallık yanlısı çetnikler ile Josip Broz Tito’nun önderliğindeki
komünist partizanlar Nazi işgaline karşı direniş gösterdi ve Tito, 1943’te
Sosyalist Federe Yugoslavya Cumhuriyeti’ni kurdu. 1980’de ölümüne kadar Tito,
tatlı-sert bir yönetimle farklı din ve ırktan insanların aynı bayrak altında
bir arada yaşamasını sağladı. Tito ile Stalin arasında çekişme nedeniyle
Yugoslavya komünist rejimle yönetilmesine rağmen, tam anlamıyla bir Demir Perde
ülkesi olmadı ve Batı’nın desteğini gördü.
BELGRAD
* Nicole Tesla
havaalanı… şehre yirmi dakikalık mesafede, 12 km…. Taksi kazığı yememek
için havaalanı içinde taksi danışma masasından gideceğinizi yeri söyleyerek fiş
alın. Taksiciler fişte yazan rakamdan fazlasını isteyemiyorlar.
Havaalanı çıkışında Havacılık Müzesi var. Vaktiniz ve
merakınız varsa uğrayın.
* İstanbul’daki Belgrad Ormanı, ismini, Belgrad’ın
fethedilmesinden hemen sonra, şehrin tüm Ortodoks Hıristiyan nüfusunun,
İstanbul’da bu bölgeye gönderilmesinden almış.
* 320 yılı aşkın süre Osmanlı idaresinde kalan Belgrad’da
273 cami varmış. Bu camiler sebebiyle “Bleli Grad (Beyaz şehir) adını almış
Belgrad. Günümüzde Osmanlı eseri yok denecek kadar az kalmış.
* Tuna (Dunav/Danube) ve Sava nehirlerinin kesiştiği noktada
kurulmuş…
* İstanbul’da nasıl ki şehrin dört bir yanında deniz varsa,
Belgrad’da da nehir var.
* Şehrin tarihi merkezini (Stari Grad) ve yeni
yerleşimlerini (Nova Beograd) Sava Nehri ikiye ayırıyor.
* tarihi şehir
merkezinde ring yapan eski/tarihi 2 numaralı tramvay Belgrad’ın en eski taşıma
aracı. Güzergahı Belgrad sadece 100.000 kişiyken çizilmiş…
* KALEMEGDAN ya
da Türkçe’siyle Kalemeydan. Osmanlı döneminden beri aynı isimle anılıyor. Kalemegdan içinde gezilecek yerler:
-Anahtar Teslim Anıtı…
Kalemeydan parkı girişinin sağ tarafında Osmanlı’nın, 6 Nisan 1876 tarihinde,
Belgrad, Smederevo, Šabac ve Kladovo kalelerinin anahtarlarını Sırplara teslim
etmesini tasvir eden yatay bir mermer anıt bulunmakta.
Anahtar değişimi Sırp
tarihinde bağımsızlıkları anlamında önemli bir yer tutmakta. Olayın 100. yılı
sebebiyle anahtar değişiminin yapıldığı alana kurulan bu anıt önemli olayı
gelecek nesillere aktarmak üzere koruma altında tutulmakta. Mihailo Paonović
tarafından yapılan beyaz mermer blok üzerinde A. Srefanović tarafından oyulmuş
çalışma bulunmakta. Anıt 1967 yılında büyük bir kutlama ile Kalemeydan Parkı
içine dahil edilmiş.
- Mora Fatihi Damat
Ali Paşa türbesi…
- çıplak adam heykeli POBEDNIK
(Victor) Sırbistan zafer anıtı… Heykeltıraş Ivan Meštrović tarafından yapıldı. Sırplar'ın
Osmanlı ve Avusturya-macaristan devletlerine karşı kazandıkları zaferin anısına,
1928'de dikilmiş. Bir elinde yere doğru inmiş kılıç, diğer elinde barışı
simgeleyen güvercin… “savaştım, bağımsızlığımı kazandım, artık barıştan
yanayım” der gibi…
Aslında belediye anıtı zamanında şehir merkezi olan Terazije
Meydanı’na koymak istemiş. Anıtta bulunan erkek figürünün çok fazla çıplaklık
içermesi Belgradlılar’ın bu isteğe karşı gelmesine sebep olmuş. Bu istek
karşısında heykel şehrin gözlerden uzak bir noktası olan Kalemeydan Parkı na
konur. İronik olan ise günümüzde bu bölgenin Belgrad’ın en gözde alanlarından
birisi haline gelmesi. Zamanında şehir merkezinde istenmeyen Victor Anıtı artık
Belgrad şehrinin sembollerinden birisi haline gelmiş.
-Belgrad Kalesi (Beogradska
Tvrdava)…
-Saat kulesi (Sahat
Kula)…
- Kale içinde açık hava tank müzesi var.
- 1578 tarihli Sokullu
Çeşmesi…
- Likya uygarlığına ait taş
lahitler…
- St. Petka kilisesi
(Kapela Svete Pekte)... Çeşmesinden akan suyun hamile kalmaya faydası var deniyor.
- Etrafı sarmaşıklarla çevrilmiş vaziyette Ruzica kilisesi…(Bogorodična Crkva
Ružica) (Church of the Holy Mother of God)…
Belgrad’ın en eski kilisesi… Türkler 16. yy’da Belgrad’ı
fethettikleri sırada kiliseyi barut deposu olarak kullanmışlar. 19. yy’da
restore edilen kilise “küçük gül” anlamına gelen Ružica adını almış.Bir süre Sırp ordusunun kullandığı kilisenin girişinde bulunan iki heykel 1924 yılında eklenmiş. Heykellerden ilki Kosova savaşındaki şovalyeyi, ikincisi ise II. Dünya savaşında görev alan Sırp askerini tasvir etmekte.
- planetaryum/gezegenevi olarak kullanılan 18. yüzyıldan kalma
Türk Hamamı…
- A La France Heykeli…
Heykeltıraş Ivan Meštrović tarafından I.Dünya Savaşı’nda Belgrad’da ölen Fransız
Askerleri anısına yapılan Fransa Şükran Anıtı… “Büyük Kalemegdan (Veliki
Kalemegdan)” bölümünde…
Fransa’nın 2. Dünya savaşı sırasında Sırbistan’a yaptığı
destekler ve dostluk anısına 1930 yılında Fransa’ya Şükran Anıtı (Monument of
Gratitude to France) Kalemeydan Parkı içinde dikilmiş. Anıtın merkezinde elinde
kılıç tutan kadın figürü savaş sırasında Sırplara destek veren Fransa’yı betimlemekte.
Heykel kaidesinde iki adet kabartma bulunmakta. “Çocuklu Kadın” Sorbonne’nun
eğitime verdiği desteği ve “Savaşçılar” da 2. Dünya Savaşı sırasında görev
yapmış Fransız ve Sırp askerleri betimler.
Sırplar uzunca bir süre Frankofondu ve Sırbistan’ın en
popüler yabancı dili de Fransızca idi. Bosna savaşı sırasında Fransız medyası
bazı sebeplerle Sırp karşıtı propaganda yapması ve ardından NATO’nun bombalama
yapması Fransa ile olan dostluğu bitiren, bardağı taşıran son damla olmuş.
Bütün bu olaylar sonucu Kalemeydan Parkı içinde bulunan
heykel siyah bir kumaş ile örtülmüş ve “Artık var olmayan Fransa’nın sonsuz
zaferi” yazan bir tabela heykelin önüne konmuş. Tabii bu durum çok uzun
sürmemiş ve 2000 yılında kurulan hükümet ile Sırbistan – Fransa ilişkileri
tekrar iyileşerek heykel orjinal görüntüsüne geri dönmüş.
- Balıkçı çeşmesi:
Sırp heykeltraş Simeun Roksandić tarafından yapılan çeşme 1907 yılında Londra
Balkan Sergisinde yer almış. Roksandić’e heykeli taşıyan geminin Belgrad’a
dönerken battığı söylenmiş. Bunun üzerine heykeltraş heykelin bir kopyasını
daha yapmış. Böylece iki adet yapılan heykelin ikinci kopyası Kalemeydan Parkı
içinde orjinali ise Zagreb’te bulunmakta.
- Roma Kuyusu: Belgrad
ziyareti sırasında Alfred Hitchcock bile Roma Kuyusu’nun ürpertili görünümü
üzerine yorum yapmış.
- İstanbul Kapısı:
Türklerin Sırbistan’ı kontrol ettiği dönemin kapanışında şehrin anahtarları
Prens Mihailo’ya bu kapı önünde teslim edilmiş.
- Nebojsa Kulesi: Fearless Tower/korkusuz kule… Kalemegdan
Osmanlı’nın elinde iken bu kule, Osmanlı’nın zindanıymış. 4 katlı olan kulenin
her katı, çeşitli nedenlerden dolayı hapis yatan kişilere ayrılmış ve önündeki
meydanda da halka gözdağı vermek için, suç işleyen insanlar idam ediliyormuş.
Yunan tarihinin önemli milliyetçi isimlerinden yazar, politikacı ve devrimci;
Osmanlı işgaline karşı Balkan ülkelerinin güç birliği yapması fikrinin
savunucusu, Rigas Feraios da burada işkence görerek öldürülmüş. Buradan da
gelen Sırp – Yunan dostluğu, kendini 2009 yılında kulenin yeniden yapım
çalışmalarında göstermiş. Belgrad, tarihinde kültür alanında aldığı en büyük
bağışı Yunanistan’dan 1.4 milyon Avro olarak alarak, kulenin içini son derece
modern bir şekilde yenilemiş.
Politik öneme sahip düşmanlar kahraman olmamaları için
öldürülmez, açlık, soğuk veya hastalıktan rezil bir şekilde ölmeleri için
sürgün edilirmiş. Böylece ölen kişinin şehit olmasının da önüne geçilirmiş.
Nebojša Kulesi’nin en ünlü mahkumu Constantine Rhigas,
Sırbistan’da bilindiği adı ile Rigas Feraios veya Riga od Fere. Yunan bir şair
olan Constantine aynı zamanda 18 yy’da Türklere karşı Balkan ayaklanması
organize etmeye çalışan Filiki Eteria örgütünün de etkin bir elemanıdır.
Yakalanıp Nebojša Kulesi’nde mahkum olmuş. Rhigas boğularak ölmüş ve cesedi
Tuna nehrine atılmış. Kalemeydan Parkı yakınındaki bir sokağa adı verilmiş ve
bu sokakta adına dikilen bir anıt bulunmakta.
*Kalemeydan seyir terasından görülen, üzerinde yerleşim
olmayan ada “Büyük Savaş Adası” (Veliko
ratno ostrvo) … Kanuni Belgrad’ın fethini bu adadan yönetmiş. Sırp İsyancı
Karayorgi de birliklerini bu adada konumlandırmış.
Kalemegdan ve Pobednik |
Nebojsa Kulesi |
St.Petka kilisesi |
Resim yazısı ekle |
Damat Ali Paşa Türbesi |
Pobednik |
Sokullu çeşmesi |
Fransa Şükran Anıtı |
Balıkçı çeşmesi |
Anahtar teslim anıtı |
* Nemanjina Caddesinde
1999 yılında 75 günlük NATO bombardımanı sırasında vurulan Yugoslav Savunma
Bakanlığı binası olduğu gibi muhafaza ediliyor.
* Yükseliş Kilisesi/ Ascension church (Crkva
Svetog Vaznesenja)… 1863 yılında Prens Mihailo Obrenović'in emriyle
yaptırılan ve halkın bağışlarıyla finanse edilen Yükseliş Kilisesi, Admirala
Geprata caddesinde bulunuyor. Çanları ile ünlü... Belgrad Prensliği özerkliğini
ilan ettikten sonra ilk çan bu kilisede çalınmıştır. Savunma bakanlığı binası
yakınında.
* Saborna Church
(Beogradska Saborna Crkva)/St. Michael Kilisesi…
Belgrad’ın sembollerinden… Kalemeydana cadde girişinin
solunda Kralija Petra caddesi üzerinde.. Sırp patriğinin patriklik görevini
icra ettiği, Belgrad'ın yıllardır simgesi olarak kullanılan katedral.
Kalemeydanın hemen altında…
Saborna crkva = Ortodoks kilisesi demek.
* Bu kilisenin hemen karşısında, kilise görünümlü mekan kilise
değil, müzedir: Sırp Ortodoks kilisesi tarihi müzesi.
* Kilisenin solundaki beyaz konak, prensesin konağıdır. Residence of Princess Ljubica (Konak Kneginje Ljubice)
* Kilisenin solundaki beyaz konak, prensesin konağıdır. Residence of Princess Ljubica (Konak Kneginje Ljubice)
* Kralija Alexandra
bulvarı… Stari Grad’a uzanan bulvar. Şehir merkezini banliyölere bağlıyor.
Taşmeydan’dan gelip Nicola Pasiça meydanına varıyor.
* Nicola Pasiça
Meydanı… Sivri kulesi ile Eski Saray (Stari
Dvor) 19 yy Sırp Krallığına ev sahipliği yapmış. Günümüzde belediye başkanlığı binası olarak hizmet veriyor. Yeni Saray (Novi Dvor) 1911-33 Sırbistan’ı yöneten
güçlü hanedanlar biri olan Karayorgi’lerin malikanesiymiş. Şimdi Cumhurbaşkanlığı
Ofisi olarak kullanılıyor.
* Nikole Pašića Bulvarı’nın üstünde Sırbistan
Parlamentosu (Dom Narodne Skupštine) var. Sarayın yapımına 1907’de
başlanmış, ancak 1. Dünya Savaşı sırasında planların kaybolmasıyla sarayın
tamamlanması 1936’yı bulmuş. 1939’da sarayın önündeki heykel grubu dikilmiş.
Heykeltıraş Toma Rosandić tarafından yapılan Siyah Atlar Oynuyor (Igrali
se konji vrani) heykellerine özel bir önem atfediliyor. Heykeller insanla doğa
arasındaki mücadeleyi sembolize ediyormuş. Ancak halka göre ise insanları
parlamentodan atmaya çalışan güçleri…
* Kralija Alexanda bulvarı sonunda Taş Meydan Parkı (Tas Megdan)… ülkenin en büyük parkı… İsmini,
Osmanlı döneminde burada kurulan taş ocağından almış. Belgrad’daki eski
yapıların malzemesinin buradan temin edildiği söyleniyor. Sırpların Osmanlı’ya
ilk ayaklanmasının lideri Karayorgi karargâhını burada kurmuş.
Parkta park için parasal yardımlar yapan Haydar Alivey’in
heykeli var.
Parka ayrıca üzerinde “1999 saldırısında ölen çocuklar
anısına” yazılı anıt taş var.
* Taş Meydanın kuzeybatısında ülkenin en büyük
kiliselerinden biri olan Aziz Marko kilisesi (Crkva Svetog Marka)…1835 yapımı-1940’da yenilenmiş… bir köşesinde
1346 yılında Sırp İmparatorluğunu kuran Stefan Duşan’ın lahdi var.
* Taşmeydan parkına yakın bölgede… floresan lambayı, neon
ışıklarını, elektron mikroskobunu, mikrodalga fırını ve daha birçok şeyi icat
eden, Edison’un en büyük rakibi mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı Sırp
asıllı Nıkola Tesla'nın müzesi (Muzej
Nikole Tesle)…Krunska Caddesinde... Aslında Tesla hiç Belgrad'da yaşamamış
birisi. Müzenin açıldığı binanın da Tesla'yla hiç bir ilgisi yok ama Tesla
Amerika'da ölünce Sırplar aslen Sırp olan bu bilim adamına sahip çıkmışlar ve
kişisel eşyalarını toplayıp Belgrad'a getirmişler.
Tesla’nın asabi ve eksantrik kişiliğinin yanı sıra bilim
dünyasında öne çıkmamasının bir nedeni de ABD’ye göç ettiğinde Thomas Edison’un
düpedüz onun çalışmalarını suiistimal etmesi ve aralarındaki büyük rekabet
nedeniyle Edison’un onun ilerlemesine taş koyması olabilir. Rekor sayıda icadın
sahibi ve en önemlisi günümüz iletişiminin temeli sayılabilecek kablosuz
elektrik iletiminin mucidi olan Nikola Tesla 1943’te New York’ta bir otel
odasında borç içinde öldü.
* Knez Mihailova Ulıca/Caddesi…
Belgrad’ın İstiklal caddesi… trafiğe kapalı, sadece yayalara açık…53-55 nolu
Marko Stojanoviç evi, cadde mimarisini en iyi örneği… caddede Nicolas Pasajı.. Bu
pasaja gelen insanlar sadece alışveriş değil pasajın eski dokusunu
fotoğraflayıp albümlerinde saklayıp daha sonra geldiklerinde aynı dokuyu
koruyup korumadığı mukayese ediyorlarmış.
* Knez Mihailova’nın hemen yakınında bulunan TRG REPUBLIKE, yani Cumhuriyet Meydanı…
Belgrad’ın Taksim’i... Burası bir nevi Belgrad’ın merkezi... Bir yanında Milli
Müze (Narodno Muzej), bir yanında
Devlet Tiyatrosu (Narodno Pozoriste)
var. Bir de Sırp Prensi III. Mihailo
Obrenoviç’in heykeli. Kendisi, Osmanlılar’ın Sırbistan’daki denetimine son
veren kişiymiş. Bu yüzden eliyle İstanbul’u işaret ediyormuş, Türkleri
İstanbul’a süreceğiz der gibi.
* Ulusal Tiyatro’nun arkasında Dobracina Sokağında Çukur Çeşme… Hazin bir hikayesi var.
Bir anlamda Balkan savaşlarının patlamasına yol açan bir olayın anısına
yapılmış. 1862 yılında, çeşmeden su doldurmaya gelen Sırp çocukları ile Türk
askerleri arasında suyu kimin önce alacağı konusunda bir tartışma çıkmış ve
çocuklardan biri asker tarafından öldürülmüş. Akabinde gelişen olaylar isyanın
fitilini ateşlemiş ve Osmanlı’nın Belgrad’ı kaybetmesine neden olmuş.
* Knez Mihailova caddesi yakınında üniversite binaları
arasından geçerek Uzun Mirkova Ulıca/caddesi…
Hemen yakınında Studenski Park…
Parkın içinde üniversite rektörlük binası… Parkın hemen köşesinde Şeyh Mustafa Türbesi… Müslümanlar gibi
Ortodoks Hıristiyanlar da şeyhin keramet ehli olduğuna inanıyor. Hemen
ilerisinde Bayraklı Cami (Bajraklı
Dzamija) 1575 yapımı… Adını minaresindeki bayraktan alıyor. Namaz vakitlerini
belirtmek için bayrak asma adeti varmış. Şimdi sadece bayramlarda asılıyormuş.
* Terazije Caddesi ve Meydanı, ismini Türklerin
burada şehre su sağlamak için inşa ettikleri su terazilerinden alıyor. 1860’ta
su kulesi yıkılıp yerine bir çeşme yapılıyor.
* Terazije Meydanı’nda bulunan, seramikten yapılmış pürüzsüz
ve parlak cephesiyle HOTEL MOSKVA,
şehrin simgelerinden birisi. 1906 yılında kurulmuş ve bugüne Albert Einstein,
Alfred Hitchcock, Maxim Gorki, Mahatma
Gandhi, Luciano Pavarotti gibi kişilerin
yanısıra Jack Nicholson, Robert de Niro, Brad Pit, Mila Jovović, Michael
Douglas gibi Hollywood’un bir çok ünlü ismini ağırlamış.
* Zeleni Venac
daimi halk pazarı…
* Jugoslovensko
Dramsko Pozorište, yani Yugoslav Drama Tiyatrosu… arkasında 1974 yılında
yapımı tamamlandıktan sonra uzun süre şehrin en yüksek binası olarak kalan Beograđanka.
* Belgrad’ın en yüksek noktalarından biri olan Vracar
Tepesinde bulunan Karayorgi Parkı içinde AZİZ
SAVA KATEDRALİ (Hram Svetog Save)…
Balkanlar’ın en büyük, Avrupa’nın 10. büyük katedrali…. Dünyanın en büyük
Ortodoks kilisesi… Sırp Ortodoks Kilisesi kurucusu Aziz Sava’nın, Sinan Paşa
tarafından 1595'te gömüldüğü düşünülen yerde kurulmuş (1989 yapımı tamamlanmış).
Rivayete göre Sırp isyancıları cezalandırmak için (1594) Sadrazam Sinan Paşa
Aziz Sava’nın naşını bu tepeye getirtip kemiklerini yaktırmış. Bu olay Sırp
halkında travmaya neden olmuş. Türklere nefretin bir sebebinin de bu olduğu
söyleniyor.
Sırp Ortodoks Kilisesi’nin kurucusu ve ilk başpiskoposu olan
Aziz Sava (1174-1236), Nemanjić Hanedanı’nın kurucusu Stefan Nemanja’nın
oğludur. İktidar yerine din yolunu tercih eder ve çeşitli mucizeler gösterir.
Balkan milletlerine barışı getirmesi nedeniyle diplomat ve hukukçu kişiliğiyle
öne çıkar. Yaşamı Orta Çağ’dan günümüze sanat ve edebiyatı etkilemiştir.
Zamanında Türklerin bile saygı gösterdiği bu aziz, ne yazık ki trajik bir olayla Osmanlı tarihinde yer almış. 1594’teki Banat ayaklanması sırasında isyancılara ders vermek isteyen Sadrazam Sinan Paşa, Mileševa Manastırından Aziz Sava’nın kemiklerinin olduğu sandukayı Belgrad’a getirtip Vračar Tepesinde yakmış. Doğal olarak bu olay, bugüne kadar süregelen Türk nefretini körüklemiş.
Zamanında Türklerin bile saygı gösterdiği bu aziz, ne yazık ki trajik bir olayla Osmanlı tarihinde yer almış. 1594’teki Banat ayaklanması sırasında isyancılara ders vermek isteyen Sadrazam Sinan Paşa, Mileševa Manastırından Aziz Sava’nın kemiklerinin olduğu sandukayı Belgrad’a getirtip Vračar Tepesinde yakmış. Doğal olarak bu olay, bugüne kadar süregelen Türk nefretini körüklemiş.
* (Dorcol bölgesi… Türkçe Dört Kol/Yol dan
geliyor.)
Strahinjića Bana
caddesi…, Bağdat Caddesi’nin küçük bir versiyonu... Caddenin takma adı da
zaten, mafya tipli erkeklerin güzelliklerini her şeyden öne koyan silikonlu
sevgililerine/cadde kızlarına istinaden, Silikon Vadisi’ymiş.
* Strahinjića Bana caddesinin bitiminde SKARDARLIJA/ Skadarska Caddesi başlıyor. Burası bir zamanlar
Belgrad’ın bohem mahallesiymiş. Vakti zamanında bütün yazar çizerler,
gazeteciler, sanatçılar burada takılıyormuş. İstanbul’un Cihangir’ine, Paris'in
Montmartre'sine benzer bir bohem köşesi… Burası ismini Arnavutluk’taki
İşkodra-Skadar kentinden almış.
* * Çiçekler Evi (Kuća
cveća) (House of Flowers/Tito's Tomb) 4 Mayıs 1980 tarihinde ölen Yugoslavya
Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin eski lideri Josip Broz Tito'nun anıt mezarıdır. Dedinje mahallesinde Yugoslav Tarihi
Müzesi'nin zemininde…
* Çiçekler Evi’ne yakın bölgede Kızılyıldız ve Partizan
stadları..
* şehrin yeni bölgesi Nova Beograd, yani Yeni Belgrad’da
bulunan UŠĆE. Tuna Nehri ile Sava
Nehri’nin birleştiği noktada… Nehir kenarında kocaman bir park var… Yeni şehri
eski şehre bağlayan Branko Köprüsü
üzerinden, Sava Nehri’ni izleyerek, şehir merkezine yürünebilir. Şehrin en
büyük alışveriş merkezi olan Ušće
Shopping Center da burada bulunuyor.
* Zemun bölgesi…
Belgrad’ın 13 km dışında, Tuna nehir kenarında…
Gardoş kalesi/tepesinde
Kula Sibinjanin Janka (Sibinjanin
Janko kulesi..)… diğer adı Milenyum Kulesi (Macarların 1000. yılı şerefine dikildiği
için) ..ayrıca Janos Hunyadi Kulesi olarak da anılıyor. (Janos Hunyadi 1456’da
bu kalede salgından dolayı ölmüş.) mimarisi ve seyir tepesi güzel… Bölgeyi
tepeden gördüğü için onlarca yıl Zemun itfaiyesi tarafından kullanılmış.
Büyük kilisenin bulunduğu Trg Veliko meydanı…
Güneş saatli ev ((Kuća sa sunčanim
satom) (sundial home/house)… Dubrovacka caddesinde. 1823 yapımı..
Karamata Ailesinin
evi… (Kuća porodice Karamata) Matije
Gupca caddesinde. 1764 yapımı…
Ičko'ların Evi
(Ičkova kuća) Bežanijska ve Svetosavska caddelerinin köşesinde. 1793 yapımı.
Spirta'ların Evi
(Spirtina kuća) Glavna caddesinde…
* Jazz Club Cekaonica:
Şehri tepeden seyir imkanı… güzel manzarası var. Aja Ciganlija’ya yakın…
* Ada/Aja Ciganlija:
(Çingene adası) Sava Nehri’nde küçük bir ada. Şehir merkezinden 6 km… Eskiden
Sava Nehri üzerinde bir adayken, kıyıya yakınlığından dolayı birleştirilmiş ve
bir göl oluşturulmuş. Hafta sonları güneşlenmek, yüzmek, bisiklete binmek ve
plaj keyfi yapmak isteyenlerin buluşma noktası… yaklaşık 7 km. uzunluğunda bir
kumsala sahip ve karşılıklı iki kıyıda, insan sayısı 300.000’e kadar
çıkabiliyor. Gölün en sonundaki kısım resmi olarak belirtilmese de çıplaklar
plajı olarak kullanılıyor.
* Topcider Parkı…
çok güzel bir park… şehir merkezinden 3 km..
* tekne gezisi…
* vakit varsa havaalanı yakınındaki Havacılık Müzesi (Museum
of Aviation)… İlginç mimarisi var.
AVALA
Belgrad’dan 16 km uzaklıkta… 511 m yüksekliğe sahip bir
dağ.. 11 metre sayesinde dağ kategorisine girmiş.
Avala (TV) kulesi (Avalski
toranj)…205 metre… Kulede seyir terası…Manzara güzel..1999 nato bombardımanında
yıkılmış. Tekrar yapılmış.
(200 dinar normal giriş... 400 dinar VIP giriş. Bir içecek ve en üst seyir katına çıkış dahil)
(200 dinar normal giriş... 400 dinar VIP giriş. Bir içecek ve en üst seyir katına çıkış dahil)
İsimsiz kahramanlar anıtı (Spomenik Neznanom junaku)…
SMEDEREVO (Semendire)
Belgrad’dan 45 km… Podunavlje eyaletinin (Tuna Havzası)
merkezi… 100 bin civarı nüfus (merkez 65 bin).. Şarapları meşhur… Bölge çelik
endüstrisi merkezi…
Sırbistan’ın eski başkenti…
Semendire Kalesi…(Smederevska
Tvrđava)…Ahşap köprüyle geçilen iç kaleye giriş ücretli. (120 dinar)
Kale içinde Yedi
Kardeşin Kellesi adlı ilginç kulenin üzerinde bir de Jerina’nın Banyosu adlı bir bölüm var. Jerina Branković ya da
ahalinin verdiği isimle “Lanetli Jerina” Despot Đurađ Branković’in Bizans
asıllı eşiymiş. Kale’nin yapımını üstlenen kardeşi George Kantakuzenos ile
birlikte, kalenin inşası için halktan yüksek vergiler toplamış. Halk da ona
lanet okumuş. Sırbistan’daki başka kaleler de Jerina’nın adıyla anılır olmuş.
Halk söylencelerine göre Jerina’nın bu kalelerin surlarından sevgililerini ve
çocukları atarmış.
Köşe Kule kalenin en yüksek kulesi…
Kale'nin dibinden Tuna’ya karışan Jezeva Nehri
2. Dünya Savaşı sırasında ise Alman kuvvetleri şehri istila
ediyor. Şehrin tarihindeki en trajik olaylardan bir 5 Haziran 1941’de
yaşanıyor. Kaledeki cephaneliğe yapılan sabotajda devasa bir patlama
gerçekleşiyor ve hem kaleye büyük zarar veriyor hem de şehirde binlerce insan
ölüyor.
* Smederevo Müzesi (Muzej u Smederevu)… müzenin
arkasındaki meydanda 1941’deki patlamada ölenler anısına dikilmiş bir anıt var.
Saint George kilisesi (Hram sv. Georgija) ve meydanı… 1850-1854
arası inşa edilen katedral yüksek çan kulesi ve 5 küçük kubbesiyle şehirdeki en
dikkat çekici ve merkezi yapı...
Kilisenin karşısında 300 senelik dut ağacı. (karadordev dud)
İsyancı lider Karayorgi 1805 senesinde şehrin anahtarını Türk yetkililerden bu
ağacın altında almış.
Kilisenin sağında, tam köşede 1920’lerde inşa edilmiş olan
Eski Belediye Binası (Zgrada Opštinskog doma) var. Bu zarif
binanın girişinin üstündeki dört heykel adalet, düzen, bilim ve kültürü temsil
ediyor.
Meydanın diğer tarafında ise 1888’de yapımı bitmiş olan Adalet Sarayı (Zgrada starog Okružnog načelstva) yer alıyor.
Smederevo Lisesi
(Zgrada Gimnazije) biraz ilerde...
1904’te inşa edilen bina, Sırbistan’daki pek çok eğitim kurumunun mimarisine
örnek olmuş.
Sremski Karlovy
(KARLOFÇA)
Novi Sad’dan 9 km…Fruşka Gora dağı (dağın farklı yerlerine yapılan manastırlar nedeniyle Hıristiyanlar
tarafından üçüncü “Kutsal Dağ” olarak kabul edilmektedir.)
eteklerinde 9 bin nüfuslu kasaba…Belmet şarabı ve balıyla meşhur…1699 Karlofça
anlaşması ve 1711 senesinde Sırp Ortodoks Kilisesinin merkezi olmasıyla
ünlendi. Sırp Ortodoks Patriği halen Karlovci Metropoliti unvanını taşıyor.
Trg Branko Radicevic
meydanı… Önemli yapılar burada ve çevresinde…
Saint Arsenije Ruhban Lisesi (Bogoslovija Svetog
Arsenija Sremca) ... 1794’te kurulan lise, dünyanın ikinci en eski Ortodoks
ruhban okulu.
St. Nicholas (Barok)
Ortodoks Katedrali (Saborna Crkva) (1760).. Bir Ortodoks kilisesi için
alışılmadık tipte her birinin üzerinde birer saat yer alan iki kulesi ile
dikkat çekmekte… katedralin yanında eski
Patrikhane…Katedralin önünde küçük Dört Aslan Çeşmesi (Česma Četiri lava -1799)…
Avusturyalıların 1799 ‘da İtalyan bir mimara Sırbistanda yapılan ilk şehir içi
su tesisatının tamamlanmasının şerefine yaptırdıkları kırmızı mermerden “Dört Aslan Çeşmesi”. Kasabalılar için kısaca
“çeşme” buranın adı. Rivayete göre bu çeşmeden su içen kimse tekrar buraya
gelir ve evlenirmiş.
Gymnasium (Karlovačka
Gimnazija) yani lise binası… Sırbistan’ın ilk lisesi... Okulun kuruluş tarihi
1791, ancak kökeni 1725’e kadar gidiyor.
Okulun yokuş aşağı inen yan yolundan giderek… Aşağı
Kilise (Donja Crkva) bahçesinde Avrupa’nın en yaşlı çınar ağaçlarından biri
var. Yolun devamında Karlofça Anlaşmasının imzalandığı “Barış Şapeli” (Kapela Mira)… Osmanlı tarihindeki ilk Latin harfleri
ile yazılı bir anlaşmaya yenildiğini ve bu yenilginin yükümlülüklerini kabul
ettiğini beyan eden imzayı atar.
Kilisenin formu, müzakerelerin yürütüldüğü çadırdan ilham
alınmış. Antlaşmaya ait ilginç birkaç nokta da var. Bir tanesi tarihte ilk kez
tarafların yuvarlak masa etrafında toplanmış olması. Diğeri ise herkes aynı
anda girebilsin diye müzakerelerin yürütüldüğü çadırın dört tarafına birer kapı
açılmış olması.
Barış Şapeli |
Petrovaradin…
Suyun başını tuttuğu için Tuna’nın Cebelitarık’ı olarak
isimlendiriliyor.
Petrovaradin Kalesi
(Petrovaradinska tvrđava) güzel…Devasa bir yapı. Kale içinde saat kulesi, seyir imkanı var.… Saat
kulesindeki satın kadranındaki kısa ok saat yerine dakikayı, uzun ise dakika
yerine saati işaret ediyor… Saati Avusturyalılar taa Novi Sad ‘dan görünsün
diye yapmış ama bitirir bitirmez de saat kulesi vergisi toplamaya başlamışlar.
Kalenin altındaki tüneller gezilebilir. Saat Kulesi’nin altındaki taraçada,
adeta gizlenmiş merdivenler kullanılarak 5 dakika sonra Petrovaradin’in içine
geçilebilir.
NOVİ SAD
Belgrad’dan 90 km… Araba ile Belgrad’dan 1 saat…
Belgrad-Novi Sad yolculuğu için 21 nolu yol, mükemmel
yollarıyla beraber kocaman bir national parkın içinden geçme fırsatı var.
Özerk Voyvodina bölgesinin başkenti.. Yeni Bahçe” anlamına
geliyor ve “Balkanların Atinası” da deniliyor.
Petrovaradin daha önce kurulmasına rağmen, artık Novi Sad’a
bağlı ve Novi Sad’ın simgesi olmuş. Habsburg Hanedanlığı döneminde Ortodoks
inancına sahip olanların Petrovaradin’de yaşaması yasaklanınca, onlar da bu
tarafa geçip 1694’te bir yerleşim kurmuşlar. 1748’de kent Novi Sad adını almış.
18. ve 19. yüzyılda Sırpların en yoğun yaşadığı kent olmasıyla önemli bir
kültürel ve politik merkez haline gelmiş. Hatta bu niteliği nedeniyle
Sırbistan’ın Atina’sı olarak da adlandırılıyor.
Voyvodina bölgesinin en büyük problemi Sırp nüfus ile Macar
nüfus arasındaki anlaşmazlıklar ve gerilimler… Sanayileşmiş, katolik Macar
nüfus Macaristan’ın AB üyesi olması ve Sırpların ABD karşısında dişinin epeyce
kırılması nedeniyle ayrılık türküleri ile bağımsızlık marşlarını söylemeye
başlamış. Zaten bölge ta Yugoslavya zamanından beri federatif bir yönetime
sahip ve kendine ait bir bayrağı bile var. Sırplar da zengin bir bölgeyi
bırakmak istemeyen çiftçiler olarak görülüyor.
Kralija Alexandra Caddesi ve devamındaki taşıt trafiğine
kapalı Zmaj Jovina Caddesi, Novi Sad’ın başlıca cazibe merkezi. İki caddenin
kesiştiği yerde Trg Slobode
(Özgürlük meydanı)… 72 metrelik devasa
külahlı sivri çatısıyla Roma Katolik
Meryem Kilisesi (St.Mary Kilisesi) (Župna crkva Imena Marijinog) (1895) ve karşısında belediye binası (Gradska kuća) ve kulesindeki Matilda Çanı. Eskiden
yangın haberi bu çanla verilirmiş ve yangın yerine göre farklı sayıda
çalınırmış.… Belediye binasının önünde heykel…Şehrin
işgali sırasında işgal kuvvetleri heykeli yok etmek ister. Bunu öğrenen ahali
heykeli onlardan önce kaçırıp savaş sonuna kadar saklar…
Zmaj Jovina’nın sonunda Piskoposluk Sarayı (Vladicanski
Dvor)… 1901 yapımı kırmızı tuğlalarıyla göz alıcı bir yapı... Piskoposluğun
sağında kalan Dunavska Caddesi yine trafiğe kapalı ve alışverişin öne çıktığı
bir cadde... Soldan gidince St. George Sırp Ortodoks Kilisesi (Saborna
Crkva Sv. Đorđa) (1853)…
SIRPÇA
(telaffuzları ile)
Merhaba/selam= Zıdravo / çau
Nasılsın? =
kako si?
İyiyim =
dobro sem
Nerelisin? =
odakle si?
Türkiyeli yim =
yaasem iz Turkiya
Kaç yaşındasın? = Koliko imaj godina?
Kim? =
Ko
Ne?
= şıta
Ne zaman? = kaad
Nerede? =
Gıde
Niçin/neden =
zaşto
Nasıl?
= kako
Ne kadar =
koliko koşto
Adınız ne? =
kakosi zooviş
Günaydın =
dobro yutro
İyi günler =
dobar dan
İyi akşamlar
=dobro veçe
İyi geceler =
laku noç
Özür dilerim =
izvini
Hoşça kal/güle güle = dovi jenya
Evet
= da
Hayır
= ne
Lütfen
= molim
Teşekkürler =
hıvala (gırtlaktan h)
Rica ederim =
nemana çeemu
Sonra görüşürüz = vidimo se kasniye
Afedersin =
oprostite
Kusura bakma =
pardon
Benim adım… =
zovem se …
Adın ne
=vaşe iime
Adın ne
= kakosi zavaş?
Memnun oldum =
Dırago miye
İngilizce biliyor musun? = Govorite li engliski?
İngilizce biliyor musun? = daali priçaş engliski?
Sırpça bilmiyorum = Ne govoorim sırpska
Anladım
= razuumiyem
Anlamadım =
ne razuumiyem
Nerede …. =
geeye
Saat kaç?
= koliko ye saati?
Bugün
= danas
Yarın
= suutra
Dün
= yuuçer
Para
= novaçs
1
= yedan
2
= dıva
3
= tıri
4 = çetri
5
= pet
6
= şest
7
= sedıam
8
= osıam
9
= devit
10
= deset
20
= dıvadeset
100
= sıto
1000
= tisuça
1 milyon
= miliyon
merhaba,
YanıtlaSilçok güzel bir yazı olmuş. 10 gün sonra gideceğim ve yazınızdan notlar yanımda olacak..
teşekkürler
Selamlar;
Sil(gidip döndüğünüzü düşünüyorum) Umarım seyahatiniz güzel geçmiştir.
Notlarınızı okumak isterim.
İyi günler
detaylı ve güzel bir yazı, elinize sağlık
YanıtlaSil