7 Ocak 2015 Çarşamba

İngilizce Deyimler ve İfadeler 49

English Expressions & Phrases


get back at someone

= retaliate, take revenge
    to punish someone who did something to you
    to behave to someone in the same way that they have behaved to you
    respond in kind
    to do something to hurt or upset someone after they have hurt or upset you
    get one's own back, pay back

= ödeşmek
    misilleme yapmak
    intikam/öç almak
    bir kimsenin yaptığına dengiyle/misliyle karşılık vermek
    bir kimsenin yaptığının acısını çıkarmak
    bir kimseye yaptığı şeyi ödetmek
    yanına bırakmamak


* I'll get back at her for landing me in trouble.
  (Beni belaya bulaştırmasının acısını ondan çıkaracağım/başımı belaya sokmasını ona ödeteceğim.)
  (Başımı belaya soktu ya, bunu onun yanına bırakmayacağım.)
  (Başıma belayı sardığı için ondan intikamımı alacağım.)


* My wife had left me and I wanted to get back at her.
  (Karım beni terk etti, ben de bunu ona ödetmek/onun yanına bırakmamak istedim.)

* My sister got back at me for stealing her shoes. She stole my favourite hat.
  (Kızkardeşim, ayakkabılarını çalmamın/izinsiz almamın acısını çıkartıyor. En sevdiğim şapkamı çaldı/izinsiz aldı.)

* She put toothpaste in his shoes to get back at him for the frog he left in her refrigerator.
  (Buzdolabına kurbağa koymasının acısını çıkartmak için/koymasına karşılık olsun diye onun ayakkabılarına diş macunu döktü/sıktı.)

* When the young boy’s sister broke his favourite truck, he decided to get back at her by breaking her favourite doll.
  (Genç/küçük çocuğun kızkardeşi onun en sevdiği kamyonunu kırınca/bozunca, o da onun en sevdiği oyuncağı kırarak misilleme yapmaya karar verdi.)

* She was trying to get back at him for humiliating her.
  (Kendisini küçük düşürdüğü/aşağıladığı için ondan intikam almaya çalışıyor.)

* Watch out for Peter; he's sure to get back at you.
  (Peter'e dikkat et/karşı uyanık ol, mutlaka senden intikamını alacaktır.)

* You just married me to get back at him.
  (Benimle sırf ondan intikam almak/ona misilleme yapmak için evlendin.)

* She's just using him to get back at me.
  (Sırf bana misilleme olsun diye onu kullanıyor.)

* It's how I get back at them.
  (İntikamımı böyle alıyorum/acısını böyle çıkartıyorum.)

* I think he's trying to get back at her for what she said in the meeting.
  (Sanırım toplantıdaki sözleri/söyledikleri için ondan intikam almaya/hıncını çıkarmaya çalışıyor.)

* To get back at him, she had an affair with his brother.
  (Ondan intikam almak için/ona misilleme olsun diye, onun erkek kardeşiyle yattı/birlikte oldu/ilişkiye girdi.)

* When my best friend went on a date with my sister, I got back at my best friend by going on a date with his sister.
  (En iyi arkadaşım kızkardeşimle çıkınca, ben de ona misilleme olsun diye onun kızkardeşiyle çıktım.)

* He tricked me but I'll get back at him.
  (Beni oyuna getirdi ama bunu ona ödeteceğim.)

* If you don't apologize, he'll get back at you. He's quite angry.
  (Eğer özür dilemezsen, bunu senin yanına bırakmayacaktır/bunun intikamını senden alır. Çok fena kızdı.)

* A: Did you call me last night at 3 a.m.?
   (Dün gece üçte beni aradın mı?)
   B: Yes.
   (Evet)
   A: Why?
   (Neden -aradın-?)
   B: No reason.
   (öylesine/bir sebebi yok)
   A: I’m getting back at you by calling you at 4 a.m. tonight, then!
   (O halde bu gece dörtte seni arayıp intikamımı alırım.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder