19 Şubat 2015 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 80

English Expressions & Phrases


gasbag

= a person who talks too much
    someone given to empty or boastful talk
    to talk in a voluble way, esp about unimportant matters
    metaphorically, a person who is overly garrulous or prone to making empty, unsupportable statements
    a boring person who talks a great deal about uninteresting topics 
    windbag

= geveze, lafebesi, çok konuşan kişi, çenesi düşük kimse
    boş konuşan kimse, boşboğaz
    palavracı, atıcı



* He's an old gasbag, you can't believe a word he says.
  (Yaşlı palavracının/atıcının biridir/tekidir/eski palavracılardandır o, söylediklerinin bir/tek kelimesine bile inanılmaz/söylediği hiçbir şeye inanılmaz.)

* What a gasbag that Mrs Jenkins is -- I've been stuck with her for over an hour.
  (Şu Bayan Jenkins ne kadar da geveze biri, bir saatten fazladır yapıştı kaldı-gitmek bilmiyor-.)

* People call me a gasbag because I like to talk.
  (Konuşmayı sevdiğim/konuşkan biri olduğum için insanlar bana geveze der/diyor.)

* Are you sure we should invite Betty? She's such a gasbag that no one else will have a chance to say anything.
  (Betty'i davet etmemiz/çağırmamız gerektiğine emin misin? Tam bir gevezenin biri, öyle ki başka kimsenin bir şey söylemeye/konuşmaya fırsatı kalmayacak/kalmıyor.)

* My wife's friend Gillian is such a gasbag. I swear, from the moment she arrives until the moment she leaves, she talks non-stop.
  (Karımın arkadaşı Gillian tam bir geveze/gevezenin önde gideni. Yemin ederim ki/inanın bana, geldiği andan gidene kadar hiç durmadan konuşuyor.)

* Jane and I are having a gasbag. Jane and I are gasbagging.
  (Jane ile havadan sudan muhabbet/sohbet ediyoruz. Jane'le öyle boş bol laflıyoruz.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder