10 Şubat 2015 Salı

İngilizce Ders 29

Eslfast Audio Listening
Sharing news and information


Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.


DERSİN ÇÖZÜMÜ



Sharing news and information
(Haber ve bilgi paylaşma/yayma/duyurma)

1
A: Did you hear the news?
(Haberleri duydun mu?)
B: What happened?
(Ne oldu/oldu ki/olmuş?)
A: Our cousin went into labor and had her baby last week.
(Kuzenimiz geçen hafta doğuma girdi ve bebeğini doğurdu/dünyaya getirdi.)
(Geçen hafta kuzenimizin doğum sancıları başladı ve doğum yaptı.)
B: She did? Why didn't anyone tell me?
(-doğum- yaptı mı?) Bana niye kimse söylemedi/haber vermedi?)
A: I would've thought that somebody would have told you.
(Biri sana söylemiştir sanıyordum/diye düşündüm.)
(Sana söylemişlerdir zannettim/diye düşündüm.)
B: No, I had no idea.
(Hayır, haberim yoktu/olmadı.)
A: Well, she did, her baby was 8 pounds 6 ounces.
(Neyse, doğum yaptı, bebeği 3 kilo 800 gr doğdu.)
B: Oh my God, that's great!
(Aman Allahım, harika bir şey.)
A: Are you going to go and visit her and the baby?
(Onu ve bebeğini ziyaret etmeye/ziyarete gidecek misin?)
B: I think that I might.
(Sanırım/muhtemelen -gideceğim-.)
A: Good! I just thought I'd let you know.
(Güzel! Ben sadece haberin olsun/sana haber vereyim dedim.)
(Güzel! Ben bir haber vereyim/söyleyeyim dedim.)
B: Thanks for telling me.
(Söylediğin/haber verdiğin için teşekkürler.)

2
A: Have you heard what happened?
(Ne olmuş duydun mu/olanları duydun mu/ne olduğunu duydun mu?)
B: Heard what?
(Neyi duydum mu?)
A: Debrah already had her baby.
(Debrah'ın bir bebeği oldu.)
B: I didn't know that.
(Bunu bilmiyordum/bundan haberim yoktu.)
A: I thought you knew.
(Biliyorsun/haberin var zannediyordum/bildiğini sanıyordum.)
B: I honestly didn't know.
(gerçekten/valla bilmiyordum/haberim yoktu.)
A: The baby was 8 pounds 6 ounces.
(Bebek 3 kilo 800 gr doğdu.)
B: That's good to hear.
(Bunu duymak güzel/buna sevindim/çok güzel bir haber.)
A: Will you go and visit them?
(Onları ziyaret etmeye/ziyarete gidecek misin?)
B: Of course I will.
(Mutlaka gideceğim.)
A: I just wanted to give you the good news.
(Ben sadece sana bu güzel haberi vereyim dedim.)
B: Thanks for letting me know.
(Bana haber verdiğin için teşekkürler.)

3
A: Have you heard the news?
(Haberleri duydun mu/olanlardan haberin var mı?)
B: I haven't heard anything.
(Hiçbir şey duymadım/bir şeyden/ne olduğundan haberim yok.)
A: Debrah had her baby last week.
(Debrah geçen hafta doğum yaptı.)
B: Nobody told me.
(Kimse bana söylemedi.)
A: I thought you heard.
(Duyduğunu sanıyordum/Dduymuşsundur diyordum/zannediyordum/sanıyordum.)
B: I really wasn't told anything.
(Gerçekten bir şey duymadım/Bana hiçbir şey söylenmedi.)
A: She was a cute 8 pounds 6 ounces.
(3 kilo 800 gramlık sevimli/tatlı bir bebek.)
B: Wow, how exciting.
(ne güzel/çok heyecan verici bir şey!)
A: I know, you should really go and see her and the baby.
(aynen/bence de, gidip onu ve bebeğini görmelisin/görmen lazım.)
B: Of course I will.
(Mutlaka gidip göreceğim.)
A: I just wanted to let you know what happened.
(Ben sadece sana olanları haber vereyim dedim.)
B: I appreciate that.
(Teşekkür ederim/sağolasın.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder