20 Şubat 2015 Cuma

İngilizce Ders 35

Eslfast Audio Listening
Declining an invitation to a party (2)

Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.


DERSİN ÇÖZÜMÜ


Declining an invitation to a party (2)
(Parti davetini kabul etmeme/reddetme/geri çevirme)

1
A: What's up?
(naber/nasılsın/ne var ne yok?)
B: Nothing much, what's going on?
(ne olsun/aynı işte/bildiğin gibi, sen nasılsın/sende ne var ne yok?)
A: I'm having a party this Friday.
(Bu Cuma bir parti veriyorum/düzenliyorum.)
B: Oh, really? That's nice.
(Öyle mi? Ne güzel.)
A: I wanted to see if you wanted to come.
(Bir bakayım dedim gelmek ister misin/Gelmek ister miydin diye soracaktım.)
B: This Friday? Sorry, I already have plans.
(Bu Cuma mı? Üzgünüm/kusura bakma, başka planlarım/bir planım var/plan yapmıştım/başka bir programım var.)
A: Doing what?
(Ne yapacaksın ki/ne işin/planın var ki?)
B: I'm going to dinner with my family.
(Ailemle yemeğe çıkacağım/gideceğim/ailecek yemeğe çıkacağız/gideceğiz.)
A: I really wanted you to come, but I understand.
(Gelmeni gerçekten/çok isterdim ama anlıyorum seni/mazeretini kabul ediyorum.)
B: Yeah, maybe next time.
(Evet, belki bir dahaki/gelecek sefere/belki başka zaman/belki daha sonra)
A: I'll hold you to that.
(Hatırlatacağım/unutturmam sana bunu/bu sözünü/unutma bu sözünü.)
B: Sounds like a plan.
(öyle olsun, tamam öyle yapıyoruz, bana uyar, benim için sorun yok)

2
A: Hey, what's good with you?
(Selam/merhaba, nasılsın/ne var ne yok?)
B: Not a lot. What about you?
(ne olsun/aynı işte/bildiğin gibi, senden naber/sen nasılsın/sende ne var ne yok?)
A: I'm throwing a party on Friday.
(Cuma günü bir parti veriyorum/düzenliyorum.)
B: That sounds like fun.
(Kulağa hoş geliyor/ne güzel!)
A: Do you think you can come?
(Ne dersin gelebilir misin?)
B: I'm sorry. I'm already doing something this Friday.
(Kusura bakma. Bu Cuma başka bir şey yapacağım/başka bir programım var.)
A: What are you going to be doing?
(Ne yapacaksın ki/ne işin var ki?)
B: My family and I are going to dinner.
(Ailecek yemeğe gideceğiz/çıkacağız.)
A: I was hoping you would come.
(Gelirsin diye umuyordum/ummuştum.)
B: I'll definitely try to make it the next time.
(Bir dahaki sefere mutlaka gelmeye çalışacağım/gayret edeceğim.)
A: I'd better see you there.
(seni orada görmek istiyorum/Gel mutlaka)
B: All right. I'll see you next time.
(Mutlaka. Bir dahaki sefere görüşürüz.)

3
A: What's going on?
(Nasıl gidiyor/nasılsın/ne var ne yok?)
B: Nothing really. How about you?
(ne olsun/aynı işte/bildiğin gibi, senden naber/sen nasılsın/sende ne var ne yok?)
A: A lot, like the party I'm having on Friday.
(Yoğunum/bir sürü hengame/koşturmaca, Cuma günü vereceğim parti mesela)
B: Well, that's cool.
(ne güzel/güzelmiş.)
A: Will you be able to make it?
(Gelebilecek misin/gelebilir misin?)
B: I'm busy this Friday. I'm sorry.
(Bu Cuma işim var/meşgulüm, kusura bakma.)
A: What do you have to do?
(Ne yapmak zorundasın ki/ne işin var ki/ne yapacaksın ki?)
B: I'm having dinner with my family.
(Ailemle yemek yiyeceğim/ailecek yemek yiyeceğiz.)
A: Maybe you can come next time.
(Belki bir dahaki sefere gelirsin.)
B: I'll make sure and come to your next party.
(Bir dahaki partine mutlaka geleceğim.)
A: I'll look for you at my next party.
(Sonraki partime bekliyorum seni.)
B: I'll be there.
(Geleceğim/orada olacağım.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder