11 Şubat 2015 Çarşamba

İngilizce Deyimler ve İfadeler 75

English Expressions & Phrases


do up (1)

= to restore/renovate/redecorate
    to repair, paint, and improve an old building, car, boat etc

= restore etmek, restorasyon yapmak
    yenilemek, yenileştirmek
    güzelleştirmek
    tamir etmek, onarmak, tadilattan geçirmek



* It’s a lovely cottage, but it needs doing up a bit.
  (Güzel/hoş bir kır evi, ama biraz onarıma/restorasyona/tadilattan geçirilmeye ihtiyacı var.)
  (Çok tatlı/hoş bir kır evi ama biraz restore edilmesi/onarılması/tadilattan geçirilmesi/tadilat görmesi lazım.)


* We spent our weekends doing up a 1934 Rolls Royce.
  (Hafta sonlarımızı 1934 model bir Rolls Royce'u yenilemekle geçirdik/harcadık.)

* XYZ is the best place to go if you're thinking about doing up your house.
  (Evinizi yenilemeyi/restore etmeyi düşünüyorsanız/planlıyorsanız, gidilecek en iyi/uygun yer/adres XYZ'dir.)
  (Evinizi yenileme niyetiniz/düşünceniz varsa, gidilecek en iyi/uygun yer/adres XYZ'dir.)


* I'm going to do up the living room next.
  (Daha sonra da oturma odasını yenileyeceğim.)

* The whole house had been done up for Halloween.
  (Cadılar Bayramı için ev baştan sona/evin her tarafı yenilendi/tadilattan geçirildi.)

* My parents did up the bathroom of their house last summer. It looks lovely now.
  (Anne babamlar geçen yaz evlerinin banyosunu yeniledi. Şimdi/şuan banyoları çok güzel görünüyor.)

* We are doing up our old house.
  (Eski/köhne evimizi yeniliyoruz/tadilattan geçiriyoruz/restore ediyoruz.)

* My living room is a mess at the moment because I'm having it done up.
  (Restorasyon yaptırdığım/tadilattan geçirttiğim için oturma odam şu an dağınık/karman çurman.)

* When I do this room up, I’ll paint the walls cream.
  (Bu odayı restore ettiğimde/yenilediğimde/yenilediğim zaman, duvarları kreme/krem rengine boyayacağım.)

* They're going to do up their apartment, so they're getting paint and brushes.
  (Dairelerini yenileyecekler/tadilattan geçirecekler, bu yüzden boya ve fırça alıyorlar.)

* Wow. Your kitchen looks fabulous. Have you had it done up recently?
  (Vay! Mutfağın harika/muhteşem/çok güzel görünüyor. Daha yeni mi/yakınlarda mı restore ettirdin/yenilettin/tadilatını yeni mi yaptırdın?)

* It took them six months to do up the house before they could actually move in.
  (Tam olarak/tam anlamıyla taşınabilmelerinden önce evi yenilemeleri/tadilattan geçirmeleri 6 aylarını aldı.)

* They've done up the house so that they can sell it more easily.
  (Daha kolay/çabuk satabilmek için evi yenilediler/restore ettiler/tadilattan geçirdiler.)

* I spent a month doing up the flat and I think it's quite nice now.
  (Daireyi yenilemeye/tadilattan geçirmeye bir ay harcadım, şuan oldukça güzel oldu.)
  (Daireyi yenilemem/tadilattan geçirmem bir ayımı aldı, artık/şuan baya güzel bir daire oldu.)


* They bought an old house very cheaply and they did it up. It looks beautiful now.
  (Çok ucuza eski/köhne bir ev alıp onu yenilediler/restore ettiler/tadilattan geçirdiler. Şuan güzel görünüyor/duruyor.)

* Mike makes money by buying old houses and then doing them up and selling them.
  (Mike eski evleri satın alıp sonra da onları yenileyerek satıp/satmak suretiyle para kazanıyor.)

* He makes his money by buying distressed furniture and doing it up and then selling it.
  (Yıpranmış/eski mobilyaları satın alıp onları tadilattan geçiriyor/yeniliyor, sonra da onları satıp para kazanıyor.)

* Uncle Bill likes to do up old cars and make them look as good as new.
  (Bill Amcam eski arabaları yenileyip hiç kullanılmamış bir hale getirmeyi seviyor/sever/getirmekten hoşlanıyor.)

* He spends all his time in the garage doing up old cars.
  (Tüm vaktini garajda eski arabaları yenilemekle/onarmakla geçiriyor/harcıyor.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder