English Expressions & Phrases
do up (1)
= to restore/renovate/redecorate
to repair, paint, and improve an old building, car, boat etc
= restore etmek, restorasyon yapmak
yenilemek, yenileştirmek
güzelleştirmek
tamir etmek, onarmak, tadilattan geçirmek
* It’s a lovely cottage, but it needs doing up a bit.
(Güzel/hoş bir kır evi, ama biraz onarıma/restorasyona/tadilattan geçirilmeye ihtiyacı var.)
(Çok tatlı/hoş bir kır evi ama biraz restore edilmesi/onarılması/tadilattan geçirilmesi/tadilat görmesi lazım.)
* We spent our weekends doing up a 1934 Rolls Royce.
(Hafta sonlarımızı 1934 model bir Rolls Royce'u yenilemekle geçirdik/harcadık.)
* XYZ is the best place to go if you're thinking about doing up your house.
(Evinizi yenilemeyi/restore etmeyi düşünüyorsanız/planlıyorsanız, gidilecek en iyi/uygun yer/adres XYZ'dir.)
(Evinizi yenileme niyetiniz/düşünceniz varsa, gidilecek en iyi/uygun yer/adres XYZ'dir.)
* I'm going to do up the living room next.
(Daha sonra da oturma odasını yenileyeceğim.)
* The whole house had been done up for Halloween.
(Cadılar Bayramı için ev baştan sona/evin her tarafı yenilendi/tadilattan geçirildi.)
* My parents did up the bathroom of their house last summer. It looks lovely now.
(Anne babamlar geçen yaz evlerinin banyosunu yeniledi. Şimdi/şuan banyoları çok güzel görünüyor.)
* We are doing up our old house.
(Eski/köhne evimizi yeniliyoruz/tadilattan geçiriyoruz/restore ediyoruz.)
* My living room is a mess at the moment because I'm having it done up.
(Restorasyon yaptırdığım/tadilattan geçirttiğim için oturma odam şu an dağınık/karman çurman.)
* When I do this room up, I’ll paint the walls cream.
(Bu odayı restore ettiğimde/yenilediğimde/yenilediğim zaman, duvarları kreme/krem rengine boyayacağım.)
* They're going to do up their apartment, so they're getting paint and brushes.
(Dairelerini yenileyecekler/tadilattan geçirecekler, bu yüzden boya ve fırça alıyorlar.)
* Wow. Your kitchen looks fabulous. Have you had it done up recently?
(Vay! Mutfağın harika/muhteşem/çok güzel görünüyor. Daha yeni mi/yakınlarda mı restore ettirdin/yenilettin/tadilatını yeni mi yaptırdın?)
* It took them six months to do up the house before they could actually move in.
(Tam olarak/tam anlamıyla taşınabilmelerinden önce evi yenilemeleri/tadilattan geçirmeleri 6 aylarını aldı.)
* They've done up the house so that they can sell it more easily.
(Daha kolay/çabuk satabilmek için evi yenilediler/restore ettiler/tadilattan geçirdiler.)
* I spent a month doing up the flat and I think it's quite nice now.
(Daireyi yenilemeye/tadilattan geçirmeye bir ay harcadım, şuan oldukça güzel oldu.)
(Daireyi yenilemem/tadilattan geçirmem bir ayımı aldı, artık/şuan baya güzel bir daire oldu.)
* They bought an old house very cheaply and they did it up. It looks beautiful now.
(Çok ucuza eski/köhne bir ev alıp onu yenilediler/restore ettiler/tadilattan geçirdiler. Şuan güzel görünüyor/duruyor.)
* Mike makes money by buying old houses and then doing them up and selling them.
(Mike eski evleri satın alıp sonra da onları yenileyerek satıp/satmak suretiyle para kazanıyor.)
* He makes his money by buying distressed furniture and doing it up and then selling it.
(Yıpranmış/eski mobilyaları satın alıp onları tadilattan geçiriyor/yeniliyor, sonra da onları satıp para kazanıyor.)
* Uncle Bill likes to do up old cars and make them look as good as new.
(Bill Amcam eski arabaları yenileyip hiç kullanılmamış bir hale getirmeyi seviyor/sever/getirmekten hoşlanıyor.)
* He spends all his time in the garage doing up old cars.
(Tüm vaktini garajda eski arabaları yenilemekle/onarmakla geçiriyor/harcıyor.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder