2 Şubat 2015 Pazartesi

İngilizce Ders 26

Audio & Listening
You Look Japanese
Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.

DERSİN ÇÖZÜMÜ


Mark: Ok so I am just sitting at a cafe in New Delhi and I am sitting next to two people. What is your name?
(Şu anda Yeni Delhi'de bir kafede oturuyorum ve iki kişinin yanında oturuyorum/iki kişi var yanımda. Adın ne?)
French Guy: Jeremy. My name is Jeremy.
(Jeremy. Adım Jeremy.)
Mark: Jeremy. I am Mark . Hi.
(Jeremy. Ben Mark. Merhaba.)
French Guy: Nice to meet you.
(Tanıştığımıza memnun oldum.)
Mark: You too. Where are you from Jeremy?
(Ben de. Nerelisin Jeremy?)
(Not: Nice to meet you yani tanıştığımıza memnun oldum kalıbına "mee too" karşılığının verilmesi bir çok yerde yaygın değildir ve hatalı kabul edilmektedir.
 Buradaki "you too" "nice to meet you, too" karşılığının kısaltılmış halididir. Diğer verilebilecek alternatif karşılıklar şunlardır:
 "and you", "It's my pleasure", "The pleasure is mine", "my pleasure", "same here", "likewise", "Thank you. It's very nice to meet you as well."
 "It's lovely to meet you too", "it is a honour to meet you"
French Guy: From Paris.
(Paris-Parisliyim-.)
Mark: From Paris.
(Parislisin.)
French Guy: Yes.
Mark: And you grew up in Paris? You were born there?
(Paris'te mi büyüdün/yetiştin? Orada mı doğdun/Ora doğumlu musun?)
French Guy: Near Paris.
(Paris'in yakınında.)
Mark: Uh-huh.
French Guy: (French)
Mark: But you look Japanese . You are not Japanese?
(Ama sen Japon'a benziyorsun/Japon gibi duruyorsun/görünüyorsun. Japon değil misin?)
French Guy: I am not Japanese. (French). I am Vietnamese.
(Japon değilim. Vietnamlıyım.)
Mark: Vietnamese? Ok. So your parents were Vietnamese but you were born in France?
(Yani anne baban Vietnamlı ama sen Paris'te doğdun/Paris doğumlusun değil mi?)
French Guy: Yes. Yes.
Mark: Have you been to Vietnam?
(Vietnam'a gittin mi?)
French Guy: Just one time.
(Sadece bir defa/kere.)
Mark: Just one time?
French Guy: Yes.
Mark: And you don’t speak the language?
(Dilini de-Vietnamca da- konuşamıyorsun değil mi?)
French Guy: Just a few words.
(Sadece bir kaç kelime.)
Mark: Ah Ok. Was it difficult traveling there? Being Vietnamese. Being ethnically Vietnamese and not speaking? Was it strange?
(Oradaki seyahatin/gezin zorlu muydu? Vietnamlı olmak. Etnik olarak Vietnamlı olmak ama dilini konuşamamak. Tuhaf mıydı/garip geldi mi/garipsemiş miydin?)
French Guy: Yes a little but
(Evet biraz, ama ....)
Jeremy: : Can you repeat?
(Tekrar sorar mısın?)
Woman: Can you repeat?
Mark: How do you say…?
(nasıl diyorsunuz/deniyor ...?)
Woman: Can you repeat? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder