16 Ekim 2014 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 27

English Expressions & Phrases
cut down (on something)

= to reduce the amount of something or of doing something
    to consume less of something
    to cut back

= kesmek, azaltmak, kısmak, eksiltmek, kısıntı yapmak, kısıntıya gitmek, miktarını düşürmek
    daha az tüketmek


* I'm trying to cut down on salt.
  (Tuzu azaltmaya/kısmaya çalışıyorum/tuzu daha az tüketmeye gayret/dikkat ediyorum.)

* If you can't quit smoking, you should at least try to cut down.
  (Eğer sigarayı bırakamıyorsan, en azından/hiç olmazsa azaltmaya uğraşmalısın/çabalamalısın.)

* These improvements will cut down on traffic noise.
  (Bu yenilikler/düzenlemeler trafik gürültüsünü azaltacak/düşürecek.)

* Doctors advised her to cut down on the amount of saturated fats in her diet.
  (Doktorlar ona yemeklerinde doymuş/katı yağ miktarını azaltmasını/daha az doymuş/katı yağ tüketmesini tavsiye etti.)

* The government is cutting down on welfare expenditure.
  (Hükümet sosyal yardım harcamalarında kısıntıya gidiyor/sosyal yardım harcamalarını azaltacak.)

* I need to cut down on my snacks.
  (Abur cuburu kesmeliyim/kesmem gerekiyor/abur cubur yemeyi azaltmalıyım/azaltmam gerekiyor.)

* I'm trying to cut down on coffee and other caffeinated drinks.
  (Kahve ve diğer kafeinli içecekleri daha az tüketmeye çalışıyorum/çabalıyorum.)

* I’m trying to cut down on the amount of sugar I eat.
  (Daha az şeker tüketmeye çalışıyorum/dikkat ediyorum.)

* Please don't put the candy jar right next to my desk. I'm trying to cut down on sugar.
  (Lütfen masamın yanına şeker kavanozu/şekerlik koymayın/bırakmayın. Şekeri azaltmaya/kısmaya çalışıyorum.)

* We have installed networked computers to cut down on paperwork.
  (Evrak/kağıt işlerini azaltmak/kısmak için ağa bağlı/entegre bilgisayarlar kurduk.)

* Lawrence is trying to cut down on fatty foods.
  (Lawrence yağlı yiyecekleri kısmaya/azaltmaya/daha az tüketmeye çalışıyor/dikkat ediyor.)

* You should try to cut down on the amount of driving you do, to help the environment.
  (Çevreyi korumak için daha az araba kullanmaya gayret/dikkat edilmelidir.)

* The doctor told him to cut down on his drinking.
  (Doktor ona içkiyi/içmeyi kısmasını/azaltmasını söyledi/daha az içki içmesini söyledi.)

* The doctor advised him to cut down his working hours.
  (Doktor ona çalışma saatlerini azaltmasını/düşürmesini/daha az çalışmasını tavsiye etti.)

* Last year, I cut down on the amount of times I went to the trekking, because my wife was always getting angry.
  (Geçen sene, trekkinke/doğa yürüyüşüne gitmeyi azalttım, çünkü karım her seferinde kızıyordu.)

* How can you cut down the risk of cancer?
  (Kanser riskini nasıl azaltabilirsiniz/düşürebilirsiniz?)

* The office is trying to cut down on electricity consumption.
  (Ofisimiz/işyerimiz elektrik tüketimini/sarfiyatını azaltmaya/düşürmeye çalışıyor/uğraşıyor.)

* I need to cut down on between-meal snacks.
  (Yemek arası atıştırmaları kısmam/azaltmam gerekiyor.)

* If Thomas wants to lose weight, he should start by cutting down on all of the fast food he eats.
  (Şayet Thomas kilo vermek istiyorsa, yediği ayak üstü/hazır yiyecekleri/gıdaları azaltmaya/kısmaya başlaması gerekiyor.)

* I want to cut down my caffeine intake.
  (Kafein alımımı/tüketimimi kısmak/azaltmak istiyorum.)

* We have to cut down on our expenses.
  (Harcamalarımızda kısıntıya gitmek zorundayız.)

* We’re looking to cut down on the use of chemicals.
  (İlaç kullanımını azaltmayı/kısmayı düşünüyoruz.)

* He wants to cut down on extra steps.
  (Gereksiz tedbirleri azaltmak istiyor.)

* I won't have a cigarette, thanks—I'm trying to cut down.
  (Sigara almayacağım/içmeyeceğim/yakmayacağım, teşekkürler, azaltmaya/kısmaya/daha az sigara içmeye çalışıyorum.)

* Sheryl has gained 45 lbs (pounds) in the last couple of months. Her doctor told her if she does not cut down on sugar and fat, she might have a heart attack soon!
  (Sherly son bir kaç ayda 45 pound kilo aldı. Doktoru ona eğer şeker ve yağı kısmazsa/azaltmazsa/daha az şeker ve yağ tüketmezse, yakında kalp krizi geçirebileceğini söyledi.)

* Since we started cutting down on our unnecessary spending, we've been saving over $300 per week.
  (Gereksiz/fuzuli harcamalarımızı kısmaya başladığımızdan beri/bu yana her hafta/haftalık 300 doların üzerinde birikim/tasarruf yaptık.)

* We've cut down on the number of customer complaints by 60% this year.
  (Bu sene müşteri şikayetlerini yüzde 60 oranında azalttık.)

* I’d like to cut down on my internet time.
  (İnternet kullanımımı azaltmak istiyorum/internete daha az girmek istiyorum.)

* How to cut down on paper towel waste
  (Kağıt havlu israfı nasıl azaltılır)

* If you keep drinking like a fish like this, you are going to become an alcoholic some day. So, you need to cut down on your alcohol consumption.
  (Böyle/bu şekilde çok fazla içki içmeye devam edersen bir gün alkolik/alkol bağımlısı olacaksın. Bu yüzden alkol tüketimini azaltman/kısman gerekiyor/kısmalısın/azaltmalısın.)

***
cut down on something deyimiyle ilgili olarak aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.


video
video
video

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder