13 Ekim 2014 Pazartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 26

English Expressions & Phrases


a little bird (birdie) told me (so)

= Someone told me, but I'm not telling you who it is
    I was told by someone familiar but won't say who
    I was told by a private or secret source
   we say it to imply that we can’t go revealing our source
   I know, but I am not going to tell you how I know.
   I have it on good authority

= kuşlar söyledi, kuşlardan haber aldım, kuşlardan öğrendim
    kimden duyduğumu/öğrendiğimi söyleyemem
    sağlam/güvenilir bir kaynaktan duydum (ki)/öğrendim (ki)
    kuşlardan duyduğuma göre
 

 
* A little bird told me you are leaving Ireland.
  (Kuşlar söyledi/kuşlardan haber aldım, İrlanda'dan ayrılıyormuşsun)

* A little bird told me you've got a bit on the side in Spain.
  (Küçük bir kuş gelip söyledi/anlattı, İspanya'da bir ilişkin/metresin varmış.)

* A little bird told him that his wife was cheating on him.
  (Sağlam bir kaynaktan duymuş/öğrenmiş, eşi onu aldatıyormuş.)

* Let's just say I know because a little bird told me.
  (Kuşlar söyledi de öyle biliyorum diyelim/Farzet ki kuşlar söyledi, öyle haberim oldu/öğrendim)

* I was told by a little bird that we would have a quiz later. Thank goodness I found out early!
  (Daha sonra sınav olacağımızı kuşlardan duydum. Allah'tan önceden öğrendim/haberim oldu.)

* Let's just say a little bird told me.
  (Kuşlar söyledi/kuşlardan öğrendim/duydum diyelim.)

* A: Mike and Erin got married!
  (Mike ile Erin evlenmişler!)
  B: I know. A little bird told me.
  (Biliyorum/haberim var. Kuşlar söyledi.)

* Parent: A little bird told me that you have been smoking.
  (Ebeveyn: Kuşlar bana senin sigara içtiğini söyledi.)
  Child (embarrassed): Mother/Father!
  (Çocuk (mahçup bir halde): Anne/Baba!
  Parent: Cigarettes are a waste of money just to be burned up!
  (Ebeveyn: Sigara yalnızca kül olan/yanıp yok olan para israfından başka birşey değildir!)

* A: So who told you she'd got the job?
  (Peki onun iş bulduğunu/işe girdiğini sana kim söyledi/kimden duydun?)
  B: Oh, let's just say a little bird told me so.
  (Kuşlar söyledi/kuşlardan öğrendim/duydum diyelim.)

* Maria, a little bird told me that you got a new job. Is that true?
  (Maria, Kuşlar dedi ki yeni bir iş bulmuşsun. Doğru mu?)

* A little bird told me you and Joseph are getting married! Congratulations Ruth!
  (Kuşlar dedi ki Joseph ile evleniyormuşsunuz. Kutlarım/tebrikler Ruth!)

* A little bird told me that they're getting married soon.
  (Kuşlardan duyduğuma göre yakında evleniyorlarmış.)

* After being told by a little bird, Marie learned that she was the subject of office gossip.
  (Kuşların haber vermesiyle/kuşların haber vermesi üzerine, Marie kendisinin ofis dedikodusuna konu/malzeme olduğunu öğrendi.)

* A little bird told me that you have a new crush on somebody.
  (Kuşlardan duyduğuma göre başka/yeni birine abayı yakmışsın/aşık olmuşsun.)

* A: How did you know he was leaving?
  (Onun ayrıldığını nasıl öğrendin?)
  B: Oh, let's just say a little bird told me.
  (Kuşlar söyledi/kuşlardan öğrendim/duydum diyelim.)

* I had no idea that she was battling cancer. Only when a little bird told me, did I know.
  (Kanserle mücadele ettiğinden/savaştığından haberim yoktu/bilmiyordum. Ancak kuşlar söyledi de haberim oldu/öğrendim.)

* A: Who told you?
  (Sana kim söyledi/kimden duydun?)
  B: Oh nevermind. A little bird told me.
  (Boşver/önemli değil. Kuşlar söyledi.)

* A little bird told me that my friend will have a surprise birthday party for me next week.
  (Kuşlardan duyduğuma göre arkadaşım bana gelecek hafta sürpriz doğumgünü partisi yapacakmış.)

* I know you have been having problems because a little bird told me.
  (Problemlerin/sorunların var biliyorum, kuşlardan duydum çünkü.)

***
a little bird told me deyimiyle ilgili aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder