10 Ekim 2014 Cuma

İngilizce Deyimler ve İfadeler 24

English Expressions & Phrases

Bring Something To The Table

= to provide something that will be a benefit
    to make a contribution or an offer in a discussion or negotiation
    to add value to the situation when you join
    to contribute something to a group effort
    to have something to offer during a negotiation


= katkı sağlamak, ortaya işe yarar bir şeyler koymak
    faydalı/yararlı öneriler sunmak/getirmek
    işe yarar yenilikler/çözümler getirmek




* Our partners brought useful skills to the table.
  (Ortaklarımızın yararlı meziyetlerinin katkısı oldu.)

  (Ortaklarımız faydalı becerileri ile bize katkı sağladılar.)

* You have to bring definite suggestions to the table.
  (Masaya açık/kesin önerilerle gelmek zorundasın.)


* He brings a lot to the table with his negotiation skills.
  (Müzakere/pazarlık becerisiyle çok katkı sağladı/katkısı oldu.)


* Clarkson was the right person to hire – she brings a lot of experience and some important skills to the table.
  (Clarkson işe almak için doğru kişiydi/isimdi, büyük tecrübesi ve birtakım önemli yetenekleri ile katkı sağlayacaktır.)


* We were able to bring a new offer to the table during the negotiations.
  (Görüşmeler sürerken masaya yeni öneriler getirebiliyorduk.)


* A: If you don’t have anything to bring to the table, then don’t come to the meeting.
  (Eğer işe yarar/faydalı öneriler getirmeyeceksen/sunmayacaksan/herhangi bir katkınolmayacaksa, o halde toplantıya gelme.)
  B: I’ve got some new information on our competition’s new product.
  (Rakibimizin yeni ürünüyle ilgili bir takım yeni bilgiler var elimde.)
  A: Really! Then I’ll see you at the meeting.
  (Gerçekten mi! O halde toplantıda görüşürüz.)


* We'll never reach an agreement if we don't all bring something to the table.
  (Eğer faydalı/yararlı öneriler sunmazsak/getirmezsek, asla bir anlaşmaya varamayacağız.)


* What does Windows 7 bring to the table?
  (Windows 7 ne yenilikler getiriyor?)


* I will meet with Teacher Joe’s new company to show him what we can bring to the table.
  (Öğretmen Joe’nun yeni arkadaşıyla buluşup ona neler sunabileceğimizi göstereceğim.)


* Since we're considering creating a new website, we thought it best to hire someone who can bring web designing skills to the table.
  (Yeni bir internet sitesi yapma düşüncemiz olduğu için, internet sitesi tasarımı becerilerine sahip bir kimseyi işe almanın en iyisi/doğrusu olacağını düşündük.)


***
bring something to the table deyimiyle ilgili aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder