9 Ekim 2014 Perşembe

Şarkı Şarkı Şakır Şakır İngilizce 8

Learning English With Songs


I Wanna Dance With Somebody / Whitney Houston




Huh, yeah, woo, hey yeah, huh
Ooh yeah, uh huh, yeah

I want to dance
(dans etmek istiyorum)

Clock strikes upon the hour
(Saat başı olmuş, saat vuruyor/çalıyor)
And the sun begins to fade
(ve güneş/hava/gün kararmaya başlıyor)
Still enough time to figure out
(yine de/hala yeterli vakit var bulmak için)
How to chase my blues away
(efkarımı/hüznümü nasıl defedeceğimi/kaçıracağımı/dağıtacağımı/uzaklaştıracağımı)

I've done alright up till now
(şu ana kadar iyi gidiyorum/fena gitmiyorum)
It's the light of day that shows me how
(bana nasıl/ne yapacağımı gün ışığı gösteriyor)
And when the night falls, the loneliness calls
(ve gece oluyor/olduğunda, yalnızlığım haykırıyor/bağırıyor)

Oh, I wanna dance with somebody
(dans etmek istiyorum biriyle)
I wanna feel the heat with somebody
(bir kimsenin sıcaklığını/şehvetini/tutkusunu hissetmek istiyorum)
Yeah, I wanna dance with somebody
(evet dans etmek istiyorum biriyle)
With somebody who loves me
(bana aşık/beni seven biriyle)

Oh, I wanna dance with somebody
.....

I've been in love and lost my senses
(aşık oldum/aşığım ve aklımı yitirdim/kaçırdım/kafayı yedim)
Spinning through the town
(kasabada dönüp dolaşıyorum/tur atıyorum/gezip duruyorum)
Sooner or later the fever ends
(er ya da geç/eninde sonunda bu aşk bitecek)
And I wind up feeling down
(ben de kendimi üzgün/keyifsiz bulacağım)

I need a man who'll take a chance
(şans tanıyacak/göze alacak bir erkeğe ihtiyacım var/bir erkek istiyorum)
On a love that burns hot enough to last
(sönmeyecek kadar ateşli bir aşka/aşkı)
(sonsuz bir aşka şans tanıyacak/hiç bitmeyecek bir aşkın risklerini göze alacak birini istiyorum.)
So when the night falls
(bu yüzden gece olunca)
My lonely heart calls
(yalnız/sahipsiz kalbim haykırıyor/bağırıyor)

Oh, I wanna dance with somebody
...

Oh, I wanna dance with somebody
...

Somebody who, somebody who
(birisi)
Somebody who loves me, yeah
(Beni seven birisi, evet)
Somebody who, somebody who
(birisi)
To hold me in his arms oh
(beni kollarıyla saracak/beni kucaklayacak birisi)

I need a man who'll take a chance
...

Oh, I wanna dance with somebody
...

Oh, I wanna dance with somebody
...

Hoo, hoo, dance, c'mon baby
(dans et, hadi bebeğim)
Woo, yeah

Woah

Don't ya wanna dance with me baby?
(benimle dans etmek istemiyor musun/istemez misin bebeğim?)
Don't ya wanna dance with me boy?
(benimle dans etmek istemiyor musun/istemez misin delikanlı/genç?)
Hey don't ya wanna dance with me baby?
With somebody who loves me

Don't ya wanna dance? Say you wanna dance
(dans etmek istemez misin? dans etmek isterim de/söyle dans etmek istiyorum)
Don't ya wanna dance?
Don't ya wanna dance? Say you wanna dance
Don't ya wanna dance?
Don't ya wanna dance? Say you wanna dance, uh huh

With somebody who loves me
(Hoo, hoo)
Dance
(Hoo, hoo, hoo)
Hoo, hoo, hey baby
------- ------

* to wind up (by) doing something
= kendini ..... yaparken bulmak, sonunda ... olmak
- They danced until midnight and wound up by having pizza in the front room.
  (Gece yarısına kadar dans ettiler ve kendilerini ellerinde pizza ile odanın önünde buluverdiler.)
- I wound up wishing I'd never come.
  (Keşke hiç gelmeseydim diyeceğim noktaya geldim.)
- We eventually wound up staying in a little hotel a few miles from town.
  (Sonuçta kasabadan beş mil uzaklıkta küçük bir otelde konakladık/konaklamak zorunda kaldık.)
- He wound up being unemployed and living at home again.
  (Sonunda işsiz kalıp tekrar anne/babasıyla yaşamaya başladı.)
- We will probably wind up shopping tomorrow.
  (Galiba nihayet/sonunda yarın alışveriş yapacağız/alışverişe çıkacağız.)
- If Denise keeps coming to work late, she could wind up getting the sack.
  (Eğer Denise işe geç gelmeye/gitmeye devam ederse, sonunda işten kovulacak/sepetlenecek.)

* to take a chance on
= şans tanımak, denemek, riski vb göze almak
- Take a chance on me.
  (Bana bir şans ver/tanı)
- His boss was prepared to take a chance on youngsters.
  (Patronu gençlere şans vermeye/tanımaya/gençleri denemeye hazırdı.)
  (Patronu gençlere şans tanımanın riskini göze almıştı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder