30 Temmuz 2015 Perşembe

İngilizce Deyimler ve İfadeler 121

What’s the catch?

= say this when something sounds too good to be true
    There is a trick in it
    used this when you suspect that there is a hidden problem
    In this perfect picture, what is really wrong that I don't see?

= bir bityeniği/numara var ama ne, çıkar arkasından mutlaka bir şey
    bir şeyi kaçırıyorum/z ama ne, bir sorun/aldatmaca var ama ne
    peki bundan onun avantajı/kazancı/senin avantajın ne?




* A: Dan is going to sell me his car for just 500$.
  (Dan bana arabasını topu topu/sadece 500 dolara satacak/satıyor.)
  B: Hımmm, what's the catch?
  (Hımmm, bu işte var bir bityeniği ama ne?)
  (O araba 500 dolardan fazla eder, o fiyata veriyorsa, arabanın bir sorunu/problemi olmalı.)

* A: I just found out about a great opportunity – I can work from home only 5 hours a week and I’ll earn at least $2000 a month, guaranteed!
  (Çok büyük bir fırsat yakaladım/elime geçti. Haftada evden sadece beş saat çalışıp ayda en az iki bin dolar kazanacağım, garanti hem de.)
  B: : Hmm… what’s the catch?
  (Hımm/Allah Allah, bu işte bir bit yeniği var ama ne?)
  (O kadar çalışmaya o kadar ücret verilmez, var bu işte bir iş.)

* Sounds too good to be true. What's the catch?
  (Doğru olamayacak kadar iyi/kusursuz. Bir sorun/aldatmaca var ama ne?)

* This looks like a good deal. What's the catch?
  (İyi bir anlaşma gibi görünüyor/Görünüşte iyi bir anlaşmaya benziyor. Bir şeyi kaçırıyorum/göremiyorum ama ne?)

* OK, I've seen all the benefits, but what's the catch?
  (Tamam/pekala, tüm avantajlarını anladım, fakat bir dezevantaj var ama ne?)

* The store is selling clothes in a good price, but what's the catch?
  (Mağazada kıyafetler çok iyi/düşük fiyata satılıyor, ama bundan mağazanın kazancı/avantajı ne?)
  (Mağazanın bir kazancı olmasa kıyafetleri o fiyata vermez, var bu işte bir bityeniği.)

* The restaurant is offering free lunch, but what's the catch?
  (Restoran bedava yemek veriyor, peki ama bundan onun avantajı/kazancı ne?)

* A: Hey man, my boss got us two free tickets to see the Lakers game.
  (Hey adamım/dostum, patronum Lakers maçını izlememiz için bize iki adet serbest giriş kartı hediye etti/aldı/verdi.)
  B: What's the catch?
  (Öyle bedavaya bilet vermez o, bakalım ne çıkacak bunun arkasından.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder