What’s the catch?
= say this when something sounds too good to be true
There is a trick in it
used this when you suspect that there is a hidden problem
In this perfect picture, what is really wrong that I don't see?
= bir bityeniği/numara var ama ne, çıkar arkasından mutlaka bir şey
bir şeyi kaçırıyorum/z ama ne, bir sorun/aldatmaca var ama ne
peki bundan onun avantajı/kazancı/senin avantajın ne?
* A: Dan is going to sell me his car for just 500$.
(Dan bana arabasını topu topu/sadece 500 dolara satacak/satıyor.)
B: Hımmm, what's the catch?
(Hımmm, bu işte var bir bityeniği ama ne?)
(O araba 500 dolardan fazla eder, o fiyata veriyorsa, arabanın bir sorunu/problemi olmalı.)
* A: I just found out about a great opportunity – I can work from home only 5 hours a week and I’ll earn at least $2000 a month, guaranteed!
(Çok büyük bir fırsat yakaladım/elime geçti. Haftada evden sadece beş saat çalışıp ayda en az iki bin dolar kazanacağım, garanti hem de.)
B: : Hmm… what’s the catch?
(Hımm/Allah Allah, bu işte bir bit yeniği var ama ne?)
(O kadar çalışmaya o kadar ücret verilmez, var bu işte bir iş.)
* Sounds too good to be true. What's the catch?
(Doğru olamayacak kadar iyi/kusursuz. Bir sorun/aldatmaca var ama ne?)
* This looks like a good deal. What's the catch?
(İyi bir anlaşma gibi görünüyor/Görünüşte iyi bir anlaşmaya benziyor. Bir şeyi kaçırıyorum/göremiyorum ama ne?)
* OK, I've seen all the benefits, but what's the catch?
(Tamam/pekala, tüm avantajlarını anladım, fakat bir dezevantaj var ama ne?)
* The store is selling clothes in a good price, but what's the catch?
(Mağazada kıyafetler çok iyi/düşük fiyata satılıyor, ama bundan mağazanın kazancı/avantajı ne?)
(Mağazanın bir kazancı olmasa kıyafetleri o fiyata vermez, var bu işte bir bityeniği.)
* The restaurant is offering free lunch, but what's the catch?
(Restoran bedava yemek veriyor, peki ama bundan onun avantajı/kazancı ne?)
* A: Hey man, my boss got us two free tickets to see the Lakers game.
(Hey adamım/dostum, patronum Lakers maçını izlememiz için bize iki adet serbest giriş kartı hediye etti/aldı/verdi.)
B: What's the catch?
(Öyle bedavaya bilet vermez o, bakalım ne çıkacak bunun arkasından.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder