ahead of /behind / on schedule
= faster/earlier than planned
as planned
slower/later than planned
= plandan/programdan/planlanandan/mutabık kalınan/kararlaştırılan/normal zamandan önce/önde/ilerisinde/erken
vaktinde, planlandığı/kararlaştırılan/mutabık kalınan vakitte, normal vaktinde, tam zamanında
takvimin/programın/planlananın gerisinde, mutabık kalınan/anlaşılan vaktin gerisinde
* Construction was completed ahead of schedule and the road was re-opened.
(İnşaat planlanandan daha erken tamamlandı ve yol tekrar açıldı/hizmete girdi.)
(İnşaası normal vaktinden önce biten yol tekrar açıldı/hizmete girdi.)
* I am terribly behind schedule. I plan to finish my report during this week.
(Programın çok ama çok gerisindeyim. Raporumu bu hafta içinde bitirmeyi planlıyorum.)
* The project is behind schedule because several people are off sick.
(Proje/iş, birkaç kişi hasta olduğu/hastalandığı için gecikmiş durumda/takvimin/programın/planın gerisinde kaldı.)
* The train is behind schedule.
(Tren gecikti/rötar yaptı/vaktinde kalkmadı/gelmedi/ulaşmadı.)
* The opening ceremony took place on schedule.
(Açılış töreni duyrulduğu/ilan edildiği/açıklanan/duyurulan vakitte/saatte gerçekleşti/gerçekleştirildi.)
* The project's progress was ahead of schedule.
(Projenin ilerleyişi planlandığından daha hızlı oldu.)
* The lecture started on schedule.
(Konferans/ders vaktinde/zamanında başladı.)
* I want to be able to finish the job ahead of schedule.
(İşi planlanan vaktinden daha önce/erken bitirebilmek istiyorum.)
* They finished the project on schedule.
(Projeyi programa göre/vaktinde bitirdiler/tamamladılar.)
* The sale will help us to repay the loan ahead of schedule.
(İndirim, borcumuzu daha erken ödememizi/kapatmamızı kolaylaştıracak/ödememize/kapatmamıza yardımcı olacak/yarayacak.)
* Projects are behind schedule and in the red.
(Projeler/işler programın gerisinde/gecikmiş ve durmuş durumda.)
* The project is progressing on schedule.
(Proje planlandığı gibi/takvime uygun olarak ilerliyor.)
* The train arrived ten minutes behind schedule.
(Tren vaktinden/normalden 10 dakika geç geldi/ulaştı/vardı.)
(Tren on dakika rötarla vardı/ulaştı/geldi.)
* We landed at Ankara a little behind schedule.
(Ankara'ya biraz rötarlı/az bir gecikmeyle indik.)
(Uçağımız Ankara'ya az bir gecikmeyle indi/vardı.)
* It opened on December 16, 2005, eight months ahead of schedule.
(Planlanandan/normal vaktinden 8 ay önce, 2005 yılı 16 Aralık günü açıldı.)
* It was built seven months ahead of schedule, at a cost much lower than the original estimate.
(İlk/başlangıçtaki tahminden daha düşük bir maliyetle planlanan süreden yedi ay daha erken bir sürede inşa edildi.)
* Ellen gets a message from Richard that he is leaving town ahead of schedule.
(Ellen, Richard'dan şehirden erken ayrıldığı/ayrılacağı mesajını/notunu alır.)
* The tunnel project is now 18 months behind schedule.
(Tünel projesi/inşaası şu an planlananın 18 ay gerisinde.)
* At one point, things were so far behind schedule that the International Olympic Committee (IOC) threatened to move the Games elsewhere.
(Bir ara, çalışmalar programın o kadar gerisinde kalmıştı ki, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Oyunları başka bir ülkeye/kente vermekle tehdit etmişti.)
* We expect the building work to be completed ahead of schedule.
(İnşaat işinin/inşaatın planlanandan daha erken/önce bitmesini/tamamlanmasını bekliyoruz/tamamlanacağını umuyoruz/tahmin ediyoruz.)
* Filming began on schedule.
(Çekimler tam vaktinde/planlanan vakitte başladı/Çekimlere tam vaktinde/zamanında başlandı.)
* The project is behind schedule by six months.
(Proje altı ay gecikmiş durumda/Projede programın/takvimin altı ay gerisindeyiz/gerisinde kalındı.)
(Projede programa/takvime göre altı ay gecikmiş durumdayız.)
* Please drive faster. We are behind schedule.
(Lütfen daha hızlı sür. Geç kaldık.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder