I'll say.
= I totally agree with what you said
saying yes in a very definite way
used to show that you strongly agree with what the other person says
used to indicate emphatic agreement
you can say that again, you said it
= kesinlikle, aynen, evet hem de çok ...
sana tamamen katılıyorum, seninle tamamen aynı fikirdeyim
doğru söze ne hacet, al benden de o kadar
tam üstüne bastın, ben de aynı şeyi diyecektim
lafı ağzımdan aldın
* A: Wow – that’s a big fish.
(Vay be, büyük bir balıkmış.)
B: I'll say.
(implies that the fish is not just big… the fish is GIGANTIC)
(Kesinlikle/aynen.)
(büyük de bir şey mi, devasa/dev gibi bir balıkmış.)
* A: She's very pretty.
(Çok hoş bir kız.)
B: I'll say!
(Aynen/kesinlikle/hoş da bir şey mi, dehşet güzel/bomba bir kız.)
* A: That was a good landing.
(Uçak/pilot güzel/başarılı/sıkıntısız bir iniş yaptı/güzel bir iniş oldu.)
B: I'll say!
(Kesinlikle/Aynen/Bence de kesinlikle çok başarılı/hiç sarsıntısız bir iniş oldu.)
* A: What a relief that Brian didn't get hurt.
(Brian'ın yaralanmamasına/bir yara almamasına/bir tarafını incitmemesine/zarar görmemesine çok sevindim.)
(Çok şükür/iyi ki Brian bir zarar görmedi/yaralanmadı/bir yara almadı/Brian'ın bir tarafı incinmedi.)
B: I'll say.
(Aynen/ben de aynı şekilde çok sevindim/çok ferahladım.)
* A: Does he eat a lot?
(Çok mu yiyor?)
B: I'll say!
(Kesinlikle/hem de nasıl/çok ne ki!)
* A: That was an absolutely delicious lunch.
(Yemek harikaydı/çok lezzetliydi/yemeği çok beğendim.)
B: I'll say.
(Al benden de o kadar/kesinlikle aynı görüşteyim.)
* A: Did you enjoy the film?
(Filmi beğendin mi/film hoşuna gitti mi?)
B: I'll say.
(Kesinlikle beğendim/beğenmek ne kelime bayıldım/çok hoşuma gitti.)
* A: Does she see him often?
(Onunla sık mı görüşüyor/buluşuyor?)
B: I'll say! Nearly every day.
(Evet hem de çok sık! Neredeyse her gün.)
* A: Isn't it hot today!
(Ne sıcak hava/hava amma da sıcak.)
B: I'll say. It's unbearable!
(Kesinlikle/aynen/evet hem de çok sıcak. Dayanılır/çekilecek gibi değil.)
* A: Beach, barbecue, bikinis and beer! Life couldn't be better!
(Plaj, mangal, bikinili kızlar ve bira! Hayat bundan daha güzel olamaz-dı.)
B: I'll say! I wish I could do this every weekend.
(Aynen/kesinlikle. Keşke bunu her hafta sonu yapabilsek/yapabilseydik/yaşayabilsek.)
* A: We produce a wide variety of food on our farm.
(Çiftliğimizde çok çeşitli ürünler/bir sürü ürün yetiştiriyoruz.)
B: Boy, I'll say - everything from melons to beans to meat!
(Aynen/çok doğru evlat, kavundan tut da fasulyeye, ete kadar her şey.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder