I rest my case.
= you have proved that what I just said is true
The previous encapsulates my view.
You proved my point for me.
say this when you are expressing a fact or opinion, and then something happens to prove your point perfectly and show that you are completely correct.
= işte iddiam kanıtlandı, az önce/demin söylediğimi haklı çıkardın/doğruladın
bak gördün mü, bak işte haklı çıktım
Eee ben de onu dedim/diyorum ya işte, işte bu da dediğimin kanıtı
başka/daha da bir şey demiyorum, ben diyeceğimi dedim, ben artık susuyorum
söyleyeceklerim bu kadar, başka birşey söylememe gerek yok, ben daha ne diyeyim
başka söze ne hacet
* A: You can’t cook at all.
(Yemek yapmayı hiç beceremiyorsun/Yemek yapmaktan hiç anlamıyorsun/anladığın yok.)
B: I can cook! I always make those instant noodle soups.
(Yemek yapabiliyorum ben/yemek yapmaktan anlıyorum ben! O hazır erişte çorbalarını her zaman ben yapıyorum.)
A: I rest my case.
(Tamam ben sustum/ben başka bir şey demiyorum.)
(Yemek yapmayı bilmiyorsun diyorum, bana hazır çorba yapıyorum diyorsun. Beni haklı çıkartıyorsun işte. Hazır çorbaları yemek yapmayı bilmeyenler yapar.)
* The drive will be too long, the seats too few, and the people too many. I rest my case.
(Bu yolculuk uzun/sıkıntılı sürecek/kolay geçmeyecek; Çok az koltuk, çok fazla yolcu var. Ben başka bir şey demiyorum/ben daha ne diyeyim.)
* Ned's mother said he needs to leave home or he'll never be independent.
(Annesi Ned'in evden ayrılması/başka bir eve çıkması gerektiğini yoksa asla kendi kendine yetmeyi/kendi ayakları üzerinde durmayı başaramayacağını söyledi.)
His sister said, "But he can't even do his wash!" and his mother replied, "I rest my case."
(Ablası da "Ama daha o çamaşırlarını bile yıkayamıyor" deyince annesi "eee ben de onu diyorum ya işte" diye söyledi.)
* The only other thing I can add… this is wonderful timeless music that really needs no introduction, it's Ray Charles, and I rest my case.
(Ekleyebileceğim tek birşey daha var ki, bu zamanüstü müziğin tanıtım/sunum konuşmasına ihtiyacı yok, bir Ray Charles eseri/bestesi diyorum, başka da bir şey demiyorum.)
* A: It's time Nigel left home, or he'll never learn to be independent.
(Nigel'in evden ayrılma/kendi evine çıkma vakti/zamanı geldi yoksa hiçbir zaman kendi kendine yetmeyi/başkasına muhtaç olmadan yaşamayı beceremeyecek/öğrenemeyecek.)
B: He doesn't even know how to boil an egg.
(O daha yumurta kaynatmayı bile bilmiyor ki.)
A: I rest my case.
(İşte ben de onu diyorum ya.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder