11 Temmuz 2015 Cumartesi

İngilizce Deyimler ve İfadeler 113

go off the rails 

= to start behaving in a way that is not generally acceptable, especially dishonestly or illegally
    to lose control and stop functioning correctly, to go crazy
    to be spoiled by bad management
    to no longer work as planned or intended

= aklını oynatmak, kafayı yemek
    yoldan çıkmak, raydan çıkmak, sapıtmak, dengesizleşmek
    kontrolden çıkmak, doğru hareket etmeyi bırakmak
    yasaları çiğnemek, yasalara aykırı davranışlarda bulunmak




* He was a promising student but he went off the rails after he started taking drugs.
  (Geleceği parlak/ümit vadeden bir öğrenciydi ama uyuşturucuya başladıktan sonra yoldan çıktı.)

* You're making my dad go off the rails.
  (Babamı yoldan çıkartıyorsun/babama yanlış şeyler yaptırıyorsun.)

* He went off the rails in his first year at university.
  (Üniversitede ilk senesinde yoldan çıktı/sapıttı.)

* She went completely off the rails after her sister died.
  (Kızkardeşinin ölümünden sonra yoldan/kontrolden çıktı/kafayı yedi.)

* The company has gone badly off the rails in recent years.
  (Firma/şirket son zamanlarda çok kötü kontrolden çıktı/çok kötü yönetilmeye başlandı.)

* Things were going off the rails here, and no one was getting any work done.
  (Burada işler kontrolden çıkıyordu ve kimse bir işini halledemiyordu/yaptıramıyordu.)

* The campaign for independence seems to have gone off the rails.
  (Görünüşe/izlenimlere göre bağımsızlık kampanyası istenildiği/planlandığı gibi gitmemişe benziyor.)

* He went off the rails in his twenties and started living on the streets.
  (Yirmili yaşlarında aklını oynattı ve sokaklarda yaşamaya başladı.)

* By the law of probabilities if you have five kids, one of them's going to go off the rails.
  (Olasılıklar teorisine/yasasına göre eğer beş çocuğunuz varsa, biri bir gün toplum için tehlikeli/yasaları çiğneyen bir birey olacaktır.)

* A lot of kids from strict backgrounds go off the rails when they leave home.
  (Serbest yetiştirilmeyen/katı kurallarla yetiştirilen bir çok çocuk evlerinden ayrıldıklarında/bağımsız olduklarında yoldan çıkmaktadırlar.)

* Sport saved them from going off the rails as youngsters.
  (Spor gençler olarak onları kötü yollara sapmaktan uzak tuttu.)
  (Gençler olarak spor sayesinde kötü yollara düşmekten/yoldan çıkmaktan korundular.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder