English Expressions & Phrases
That's okay
= A polite negative response to an offer.
no, thanks
no, don't bother
= hayır teşekkürler
hayır istemiyorum, gerek yok, böyle iyiyim
hayır zahmet etme
* A: Would you like me to carry your books for you? They look heavy!
(Kitaplarını taşımamı ister misin? Ağır görünüyorlar/ağırlar galiba/ağır olmalılar!)
B: That's okay
(Hayır, teşekkürler/gerek yok, teşekkürler.)
* A: I'm going to the store, would you like any medicine?
(Markete gideceğim/gidiyorum, ilaç almamı ister misin?)
B: That's okay.
(Hayır, teşekkürler/gerek yok, teşekkürler.)
* Waitress: Would you like any dessert?
(Garson: Tatlı alır mıydınız/ister miydiniz?)
Client: [shaking head to mean no]: That's okay, I'm stuffed.
(Müşteri: -Başını hayır manasında sallayarak-: Hayır teşekkürler, tıka basa doldum/çok yedim hiç yerim kalmadı.)
* Bob: Sorry I ralphed, Pam.
(Kustuğum için özür dilerim, Pam.)
Pam: You shouldn't have had that chocolate milk.
(O çikolatalı sütü içmeyecektin/içmemeliydin.)
Bob: I know. Sorry about your sweater. You can take it out of my pay if you want.
(Bence de/aynen. Kazağın için üzgünüm/kazağına da yazık oldu. Eğer istersen maaşımdan kesebilirsin/düşebilirsin.)
Pam: That's OK.
(Hayır, gerek yok.)
Bob: Geez, you're real nice. If I didn't have puke breath I'd kiss you.
(Aman Allahım. Ne hoş/iyi birisin sen. Eğer kusmamış olsaydım, seni öperdim.)
* A: Let me get you a drink?
(Sana bir içki getireyim mi/getireyim ister misin?)
B: That's okay.
(Hayır teşekkürler/zahmet etme)
* A: Would you like to leave a message?
(Bir mesaj/not bırakmak ister misiniz/bir mesajınız/notunuz var mıydı?)
B: That's okay. I'll call back later.
(hayır yok teşekkürler. Sonra yine/tekrar/bir daha ararım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder