17 Aralık 2014 Çarşamba

İngilizce Ders 12

Eslfast Audio Listening
Weather
(3)
Dersimizin listening/dinleme parçasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Metni okumadan önce beş defa dinleyin. Metni kabataslak okuyup konu hakkında fikir sahibi olduktan sonra beş defa daha dinleyin. Metni İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce çift yönlü kelime, sıfat-isim tamlaması ve edat takımlarının manalarını çıkararak okuyun. Cümle tercümelerini yapın. En son beş defa daha dinleyin.


DERSİN ÇÖZÜMÜ


Weather
(hava)
1
A: I really want to go to the beach this weekend.
Bu hafta sonu plaja gitmeyi çok istiyorum.
B: That sounds like fun. What's the weather going to be like?
Kulağa eğlenceli/hoş geliyor/Eğlenceli gözüküyor/eğlenceli olur. Hava nasıl olacakmış?
A: I heard that it's going to be warm this weekend.
Bu hafta sonunun sıcak olacağını/geçeceğini duydum/ duyduğuma gore bu hafta sonu sıcak olacakmış/geçecekmiş.
B: Is it going to be perfect beach weather?
Hava tam da plaj havası mı olacak?
A: I believe so.
Öyle (olacağını) sanıyorum.
B: Good. I hope it doesn't cool off this weekend.
Güzel. Umarım bu hafta sonu hava serinlemez/soğumaz.
A: I know. I really want to go to the beach.
Aynen/bence de. Plaja gitmeyi çok istiyorum.
B: But you know that California weather is really unpredictable.
Ama biliyorsun ki California havası önceden çok zor tahmin edilebilir/California havasının ne olacağı hiç belli olmaz.
A: You're right. One minute it's hot, and then the next minute it's cold.
Evet haklısın. Bir bakıyorsun hava sıcak, sonra bir bakıyorsun ki hava soğuk.
B: I really wish the weather would just stay the same.
Havanın aynen böyle kalmasını/sürmesini çok isterdim/keşke hava böyle aynı kalsa/sürse.
A: I do too. That way we can have our activities planned ahead of time.
Ben de/bence de. Böylelikle biz de işlerimizi/yapacaklarımı önceden/erkenden planlayabilirdik.
B: Yeah, that would make things a lot easier.
Evet, işler/her şey daha kolay hale gelirdi/bu işleri daha da kolaylaştırırdı.


2
A: I would like to take a trip to the beach this weekend.
Bu hafta sonu plaj turu/gezisi yapmak istiyorum.
B: A trip to the beach would be fun. How is the weather going to be?
Plaj gezisi hoş/eğlenceli olur. Hava durumu nasıl olacak?
A: The forecast says that it will be warm on the weekend.
Hava tahminleri hafta sonu havanın sıcak olacağını/geçeceğini söylüyor.
B: So do you think it'll be perfect weather for the beach?
Sence hava tam da plaj havası mı olacak?
A: It sounds like it will be.
Öyle olacak gibi gözüküyor.
B: I really hope it doesn't get cold.
Umarım hava soğumaz.
A: That would ruin things, I want to go so badly.
Bu bütün işleri/planları mahverderdi/bozardı, gitmeyi çok ama çok istiyorum.
B: The weather in California is unpredictable, so you never know.
California havası tahmin edilemiyor, yani hiç belli olmuyor/asla bilemezsin/emin olamazsın.
A: That is true. The weather is constantly changing.
Evet doğru. Hava devamlı/durmadan değişiyor/hiç belli olmuyor.
B: It would be nice if the weather would never change.
Hava hiç değişmese/hep aynı kalsa ne güzel olurdu.
A: That would be great, then we could plan things sooner.
Harika olurdu, o zaman/öylelikle işlerimizi daha erken/önce planlayabilirdik.
B: True. Predictable weather would make life easier.
Doğru. Havanın tahmin edilebilmesi hayatı/yaşamı daha kolay hale getirirdi.


3
A: It would be nice to go to the beach sometime this weekend.
Bu hafta sonu bir ara plaja gitmek güzel olurdu.
B: What's the weather going to be like? I may want to go too.
Hava nasıl olacakmış? Ben de gitmek isteyebilirim/gitmeyi düşünebilirim.
A: The weather this weekend is supposed to be warm.
Bu hafta sonu havanın sıcak olacağı/geçeği bekleniyor.
B: Will it be good beach weather?
Güzel bir plaj havası mı olacak?
A: I think it will be.
Sanırım öyle olacak.
B: It wouldn't be good if it got cold this weekend.
Bu hafta sonu hava soğursa iyi olmaz.
A: I want this trip to be perfect, I hope it stays warm.
Bu gezinin harika olmasını/geçmesini istiyorum, umarım hava sıcak kalır.
B: This California weather is so uncertain, it's impossible to know what'll happen.
Bu California’nın havası hiç kesin değil/belli olmuyor, ne olacağını bilmek imkansız.
A: I know. Every day the weather seems different.
Doğru/haklısın. Hava her gün farklı görünüyor.
B: I would love it if it wasn't always so unpredictable.
Havanın hep bu denli tahmin edilemez olmamasını isterdim.
A: That would make it easier for us to make plans.
Planlarımızı yapmamızı daha da kolaylaştırırdı/planlarımızı yapmamız daha kolay olurdu/hale gelirdi.
B: I know. Things are easier when you know what the weather's going to be like.
Bence de/aynen. Havanın nasıl olacağını bildiğin zaman işler daha da kolaylaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder