English Expressions & Phrases
give someone a lift
2- to raise someone's spirits
to make/cause... a person feel better
to make someone feel more cheerful and more hopeful
to make someone feel good by saying kind words
to make someone happier
to boost one's spirits
to give someone a happy feeling
= 1- arabasıyla vb bir kimseyi bırakmak/götürmek (bakınız)
2- moral vermek, moralini yükseltmek
neşelendirmek, keyiflendirmek
canlandırmak, kendine getirmek, hareketlendirmek
to make/cause... a person feel better
to make someone feel more cheerful and more hopeful
to make someone feel good by saying kind words
to make someone happier
to boost one's spirits
to give someone a happy feeling
= 1- arabasıyla vb bir kimseyi bırakmak/götürmek (bakınız)
2- moral vermek, moralini yükseltmek
neşelendirmek, keyiflendirmek
canlandırmak, kendine getirmek, hareketlendirmek
* A= Can you give me a lift?
(Beni arabanızla bırakabilir misiniz?) (demek istiyor. Fakat kız deyimin ikinci manasıyla anlıyor, yani bana moral verir misiniz diye anlıyor)
B= Sure, you look great. The world's your oyster, go for it.
(Olur/tabi, harika görünüyorsun. Dünya ayağının altında/işin iş, yürü be, saldır/hadi aslanım.)
* It was a good conversation, and her kind words really gave me a lift.
(Güzel bir sohbetti/sohbet gerçekleştirdik, onun nazik/gönül alan sözleri bana moral verdi/iyi geldi.)
* The new park has given everyone in the neighbourhood a lift.
(Yeni park/yeni açılan park mahalledeki herkesi keyiflendirdi/herkesin neşesini arttırdı.)
* I was feeling sad until I spoke to her. She really gave me a lift.
(Onunla konuşana kadar iyi hissetmiyordum/değildim. Bana gerçekten moral verdi/beni gerçekten neşelendirdi/kendime getirdi.)
* He's been very unhappy recently. We should do something to give him a lift.
(Son zamanlarda/günlerde çok mutsuz/morali çok bozuk. Onu keyiflendirecek/onun moralini yükseltecek bir şeyler yapmalıyız.)
* Seeing you may give her the lift she needs.
(Seni görmesi ihtiyacını duyduğu morali ona sağlayabilir.)
* A text or a card can really give someone a lift.
(Bir yazı ya da bir kart bir kimsenin gerçekten moralini yükseltebilir/iyi hissetmesini sağlayabilir.)
* The big increase in my salary gave me a tremendous lift.
(Maaşımdaki büyük artış/maaşıma yapılan büyük zam bana dehşet moral verdi/iyi geldi.)
* Pat's jokes give me a lift. When I laugh, I feel much better.
(Pat'in şakaları/esprileri moralimi yükseltti. Güldüğüm zaman kendimi daha iyi hissediyorum.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder