4 Ağustos 2015 Salı

İngilizce Deyimler ve İfadeler 127

(The) more the merrier!

= The more people there are, the happier the situation will be.
    additional people will make something better
    The more people there are involved in something, the more fun it will be.
    used to show that you are happy when more people are going to join in an activity.
    often used to welcome those who wish to participate in an activity but hesitate to join in uninvited.

= ne kadar çok/kalabalık o kadar iyi
    (bir şeyden) ne kadar fazla olursa o kadar iyi (olur)!
    ne kadar kalabalık olursak o kadar çok eğleniriz/güzel olur
    daha fazla konuk ortamı daha neşeli hale getirir
    Mutluluk paylaştıkça artar, üzüntüler paylaştıkça azalır
    Herkesin başımızın üstünde yeri var



* John's invited all his family to come along, and why not? The more the merrier.
  (John'un ona tüm ailesiyle birlikte gelmesini/yanında ailesini de getirmesini söylemesinin neresi kötü ki? Ne kadar kalabalık olursa o kadar çok eğleniriz/güzel vakit geçiririz.)

* Of course you can have a ride with us! The more the merrier.
  (Elbette sen de bizimle/bizim arabayla gelebilirsin. Arabada ne kadar kalabalık olursak yolculuk o kadar güzel geçer.)

* The manager hired a new employee even though there's not enough work for all of us now. Oh, well, the more the merrier.
  (Her ne kadar hepimiz için yeterince iş olmasa da müdür yeni bir eleman aldı. Olsun, ne kadar çok kişi olursak o kadar daha iyi.)

* A: Is it OK if my nieces and nephews come to your son's party?
  (Yeğenlerimi de oğlunuzun partisine getirmemde bir sakınca var mı?)
  (Oğlunuzun partisine yeğenlerimle birlikte katılabilir miyim/katılmamda bir sakınca var mı?)
  B: Of course – the more the merrier! Don’t worry, we’ll have plenty of cake for everyone.
  (Tabi ki, Ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi olur! Merak etme, herkese yetecek kadar pastamız var.)

* A: Do you mind if I bring a couple of friends to your party?
  (Partine bir iki arkadaşımı da getirmemin bir sakıncası var mı/getirebilir miyim?)
  B: Not at all - the more the merrier!
  (Hiçbir sakıncası yok/ne demek/tabi ki, ne kadar kalabalık o kadar daha iyi.)

* A: Hey do you want to go out to eat?
  (Dışarıya bir şeyler yemeye gidelim mi?)
  B: Okay.
  (Olur/tamam/gidelim.)
  C: Can I come with you guys?
  (Beyler ben de sizinle gelebilir miyim/geleyim mi?)
  A: Sure! The more, the merrier!
  (Tabi/Ne demek! Başımızın üstünde yerin var.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder