English Expressions & Phrases
put someone on hold
= to keep waiting (on the phone)
to put someone or someone's telephone call on an electronic hold
= birini telefonda beklemeye almak
birini telefonda/hatta bekletmek
* How do I put someone on hold on my cell phone?
(Cep telefonumda birini nasıl beklemeye alırım/alabilirim?)
* Can I put you on hold for a minute? Someone's at my door.
(Bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen. Kapım çalınıyor/kapıya bakmalıyım.)
* May I put you on hold while I check how long Mr. Smith will be busy?
(Biraz bekleyebilir misiniz/hattan ayrılmayın lütfen, Bay Smith'in görüşmesi ne kadar sürecek öğreneyim.)
* Please don't put me on hold! I'm in a hurry!
(Lütfen beni bekletmeyin/beklemeye almayın. Acelem var/acil görüşmem lazım.)
* The agent put me on hold while she consulted a colleague.
(Temsilci meslektaşıyla/iş arkadaşıyla görüşürken/meslektaşına/iş arkadaşına danışırken beni hatta bekletti.)
(Temsilci beni hatta bekletip meslektaşıyla görüştü/meslektaşına danıştı.)
* I am going to have to put your call on hold.
(Sizden beklemenizi/beklemede kalmanızı isteyeceğim/sizi bekleteceğim/beklemeye alacağım.)
* I gotta (have got to) put you on hold, it's my mom on the other line.
(Seni biraz bekleteceğim, diğer hatta annem var/diğer hattan annem arıyor.)
* You've already put me on hold three times.
(Üç defa beklemeye aldınız beni zaten.)
(Üç defadır telefonda bekletiyorsunuz beni zaten.)
* A: Can I speak to the manager?
(Müdürle görüşebilir miyim?)
B: Can I put you on hold for a minute? I'll see if he's here.
(Bir dakika bekletebilir miyim/hattan ayrılmayın lütfen? Burada mı/yerinde mi bakayım/kontrol edeyim.)
* A: Do you mind if I put you on hold?
(Biraz bekletmemin bir sakıncası var mı/kusura bakmazsanız biraz bekleteceğim.)
B: How long do you think it will be?
(Ne kadar sürer/ne kadar beklemem gerekecek?)
* A: May I put you on hold for a second?
(Bir dakika bekleyebilir misiniz/bekletebilir miyim sizi?)
B: Sure, go ahead.
(Olur/peki, bekliyorum.)
* A: Hello, ABC Market? Do you have any fresh raspberries?
(Alo/merhaba, ABC Market mi? Taze frambuazınız/ahududunuz var mı?)
B: Can I put you on hold while I go and see if we have any left?
(Biraz bekleyin lütfen, gidip elimizde kalmış mı bakayım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder