8 Haziran 2013 Cumartesi

Heyy Facebook Arkadaşım! Arkadaşım Olur musun?

Facebook ....... isimli profil, yaş 20, arkadaş sayısı 2768...
 
Hep şunu sorardım kendi kendime:
"Bir insanın binlerce arkadaşı nasıl olabilir?"
Ben iki yüzü geçmemesine dikkat ettiğim arkadaş listemle bu sorunun cevabını kendime çoktan vermiştim zaten.
 
Ve bir gün bir olay meydana geliyor... Ben yarı yarıya saflara bölünen bir arkadaş listemin olduğunu görüyorum.
Benim bu safın hangisinde yer aldığımın ne önemi var ki?
 
İnsanların ciddi ciddi yaralandığı ve hatta ölümlerin kaçınılmaz olarak yaşanacağının belli olduğu bir hadisede bir önceki gün yediğimiz yemeğin fotoğrafını, sevdiğimiz şarkının linkini paylaşan bizlerin şaşılacak derecede değiştiğimizi görüyorum. Ve asıl şaşılacak şey, kimse buna şaşmıyordu.
 
Sorumsuzca paylaşımlar... Bulunmadığın ortama ait resimler, videolar yayınlamalar... Sözün nereye gideceğini düşünmeden karalanan yazılar...
 
Oysa facebook duvarında "ne düşünüyorsun" yazıyor. Yani "düşünmeden yazma" diyor, "düşün öyle yaz" diyor. "Ben buradayım, acele etme, bin düşün bir yaz" diyor yani.
 
Tarih 06/06/2013... Facebook duvarımda bin düşünerek, defalarca silerek şu satırları paylaşıyorum:
 
"Arkadaşlar!
Hepimiz bir sınavdan geçiyoruz.
Lütfen sağduyu...
Tayyip Erdoğan, sen, ben veya bir başkası... Geçici bunlar... Kalıcı olan bu vatan...
Benim iki çocuğum var, bunlar Tayyip Erdoğan'ı görmeyecek, ben onlara bu vatanı, bu toprakları bırakacağım...
Geçici olanı yaralayalım/öldürelim derken kalıcı olana zarar veriyoruz.

Neye tarafsın? Taraf olduğun şey seni o kadar bağlamış ki doğrulara değil, tarafına bakıyorsun sadece...
İşte o yüzden tarafından, senin gibi düşünenlerden paylaşım yapabiliyorsun..

Mesela ölen göstericiyi duvarında paylaşırken ölen polisi görmüyorsun.
Mesela ölen polisi görürken, ölen göstericiyi görmüyorsun.
Mesela polis copunu, biber gazını, darbını paylaşırken, atılan taşları, yakılan araçları görmüyorsun.
Mesela atılan taşları, yakılan araçları görürken, polisin şiddetini görmüyorsun.
Mesela Taksim'de "mevlid simidini" görürken, başörtülülere, namaza gidenlere hakareti, camide içki içenleri görmüyorsun.
Mesela İslama/dine hakareti görürken, eylemdeki dindarları, kandil duyarlılığını görmüyorsun.
Mesela çapulcuyu duyuyorsun, O.Ç. Tayyip küfürlerini duymuyorsun.
Mesela O.Ç. Tayyip küfürlerini duyuyorsun, çapulcuyu duymuyorsun.

Fark edelim artık... Ölüyoruz...
Hiç bir şey duyamayacak hale gelmeden önce duyalım her şeyi... Kendimiz duyalım, kendimiz görelim, kendimiz düşünelim...

Gelin facebook arkadaşlığını değiştirelim... Bu mecrayı güzel kullanalım...
Birlikte düşünelim... Tartışarak düşünelim... Birbirimizi ikna etmek için değil, birbirimizi anlamak için tartışalım...
Açalım bir sayfa... Madde madde yazalım ve üstünde konuşalım... herkes samimi şekilde düşüncelerini yazsın... 
Farklı düşünceden korkmayalım. Benim her düşünceden arkadaşım olmalı, bu benim zenginliğim... Ama benim arkadaşlarım kesinlikle insan olmalı...
Var mısınız?"
......
 
Galiba Facebook arkadaşlarımızla arkadaş olabilirsek, sorunlarımızı çözmek için umutlanabiliriz.
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder