Sorulacak çok soru var. Bu aslında güzel bir şey. Soracak
sorumuz varsa, cevap almaya/bulmaya layıkız demektir.
Gezi parkında ve daha sonra neredeyse tüm yurda yayılan
eylemlerde kimler vardı? Bunun cevabını verebilirsek, meselenin ne olduğu
üzerine daha sağlıklı sorular sorabiliriz.
Gezi parkında ağaçlar kesilmesin diye çadırında nöbet tutan
çevreye duyarlı gönüllüler vardı. Ben bahçemde büyük bir hevesle diktiğim dört
meyve ağacına –meyve vermeye başladılar halbuki- gerekli özeni gösteremesem de
bu hassasiyeti çok iyi anlayabiliyorum. Öyle ki çevre problemleri için kendini
zincirleyen eylemcilere hiç şaşkın şaşkın bakmamışımdır. Bir balina için hiç
gözyaşı dökmedim ama balina katliamı için çırpınan insanlarla arama mesafe
koymadım asla.
Ben bunu anlayabiliyorken, İstanbul gibi koca bir şehrin yöneticileri
anlamamışlar mıdır? İtiraf edemesek de gözlerimiz mecbur bırakıyor bizleri, bu
yerel yönetim İstanbul’a yeşillik adına çok büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Öyleyse bu insanlar böyle bir müdahaleye neden maruz kaldı?
Polis emir alır. Emri söylendiği veya anladığı şekilde
uygular. İki ihtimal var: Polis ne dendiyse aynen ona göre hareket etti. Polis
söyleneni yanlış anladı veya “sabahın köründe bizi ne hallere soktunuz, alın
size” diyerek kişisel siniriyle hareket etti. Toplu sinir? Zor… bu ihtimal zayıflıyor.
Polise emir verenler nasıl bir sadist ruha sahip ki böyle
bir müdahale yaşanıyor? Bu mümkün müdür? Herkes tanıdığı vali ve emniyet
müdürüne göre bu sorunun cevabını versin. İnsaf sahipleri bu ihtimalin de zayıf
olacağını söyleyecektir.
Peki, komplo olamaz mı? Bizler her meselede devlet içinde
devlet aramayı seviyoruz. Bu meselede niye bu ihtimal uzak tutuluyor?
Mesela cemaat… Hani hep deniliyor ya, cemaat emniyette çok
güçlü… F tipi yapılanma vs… Ve duymuyor muyuz ve şahit olmuyor muyuz; cemaat
ile hükümet bir çekişme içinde. Hakan Fidan krizi bunun en bariz örneği değil
mi? Belki koparılmak istenen ağaç değildir, “fidan”dır.
Bu soruya cevaplarımızı hızlı hızlı vermeyelim. Olay sonrası
cemaatin takındığı tavrı da göz önünde bulunduralım. Her olayın arkasında
Ergenekonvari yapılanmayı gösteren cemaat neden bu olayda farklı tavır takındı?
Vurma-kırmalar ve yakmalar haricinde sokaktaki halk
haklıydı, Erdoğan ise suçluydu. Çünkü aşırı otoriter bir tutum içine girmişti.
Gücünü paylaşmıyordu.
Gücünü kimle paylaşmıyordu?
Kadrolaşmada tek kaynak
olmayı isteyen cemaat ile başbakanın bu konuda çatışma içinde oldukları epeydir
konuşulmuyor muydu?
Ülkem zarar görüyorsa, her ihtimalin düşünülmesinde fayda
var.
Belki aradığımız cevap, sormak istemediğimiz sorudadır.
Kimler vardı sorusuna devam edelim.
Polisin aşırı şiddetini gören (nerede gördüler?) insanlar
buna doğal bir tepki olarak gezi parkına koştular. Bu nedenle sokağa dökülen
insanlar olayı nereden gördüler çünkü medya hala anlaşılmayan bir nedenle olayı
görmemezlikten gelmişti.
Alın size bir
ikinci soru:
Bu kadar büyük bir medya anlaşma olmadan böyle bir olaya karşı nasıl
ortak bir tepki gösterebilir? Eğer olay ani geliştiyse, bu ortak tepkinin doğal
olarak zuhur ettiğini söyleyebilmek epey zor değil mi?
O zaman olay ani,
plansız gelişmemiş olabilir diyebilir miyiz?
Gezi parkında kimler vardı sorusunu sordukça cevap yerine
sorular geliyor.
Eylemci gruptan daha iki sınıfı düşünmüşken cevabı zor iki
soru elimizde kaldı.
Bu iki soru cevapsızken, başka soru sormaya gerek var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder