14 Mayıs 2014 Çarşamba

Ölümler İşe Yararsa, Ölmeyeceğiz

Soma’daki maden faciası…

Her geçen saat, ölü sayısı artıyor.

Gerçekten facia çok büyük. Yüreklerimizden büyük acılar bunlar. Birlik olmak, işte bu yüzden güzel.
 

Tartışmalar şimdiden başladı. Ölülerin sorumlusunu arıyoruz, iyi niyetle, kötü niyetle.

Niyet farklılığının varlığı, arayışa gölge düşürmez.
 

Mutlaka bir şeyler yapılmalı. Ama öyle geçici, yürekleri okşayıcı bir şey değil.

Kalıcı ve gerekirse acı verici…
 

Soma’yı unutmayalım. Evet unutmayalım.

Çünkü felaketleri çabuk unutan bir toplumuz.
 

Unutmamak demek, devamlı dilde olması demek değildir.

Afyon’daki cephane patlamasını unutmadık mı?

Uludere’yi unutmadık mı?

İstersek her gün bunlar dilimizde olsun, eğer sorumluları ortaya çıkaramadıysak, mevcut ve potansiyel sorumlular bu sorumluların akıbetini görmedilerse, tekrarını önlemeye yönelik gerekli tedbirleri alıp hayata geçirmediysek, bal gibi unuttuk bu felaketleri.
 

O yüzden Soma’yı bu sefer gerçekten unutmayalım.

Devletin bu faciada hayatını kaybeden şu kadar işçinin şu kadar yakınına sahip çıkması, dünyalar kadar tazminat ödemesi, çocuklarının eğitimlerini karşılaması, çocuğunu askerden muaf tutması, ailesinin vergi borçlarını silmesi..

Bunların hiçbiri devleti devlet yapmaz.

Devleti devlet yapan şey, bu ölen işçilerin kader arkadaşlarına sahip çıkmasıdır.

Maden işçilerinin çalışma ve yaşam koşulları temelinden başlayarak gözden geçirilmeli, çağdaş dünyada bu işin gereksinimi neyse tüm asgari koşullarla birlikte sağlanmalıdır.

 
Soma milat olsun. Öyle bir milat olsun ki, ölen işçilerin yakınları gerçekten “vatan sağ olsun” desin yaşanan değişimi görüp.

Bu ölülerimiz bir işe yarasın artık.

Ölülerimizi gömmeyelim. Onlarla yeni bir maden ocağı zihniyeti inşa edelim.

Eski zihniyetimizi gömelim, ölülerimizi değil.

“Geliri giderini karşılamıyor” diye kapatılan çok maden ocağı duymuşsunuzdur. Peki hiç “geliri bu kadar can riskine değmez” diye kapatılan bir maden ocağı duydunuz mu?

Gerçek bu. Kar amaçlı işletmede insan hayatına yönelik alınan tüm tedbirler maliyet hanesine yazılır.

Oysa insan hayatından daha değerli ne var ki?

İnsan hayatı bir yana yazılmalı, diğer bütün şeyler karşı haneye…

Çıkaracağımız madeni elde edeceğimiz gelirle değil, riske edeceğimiz canla ölçelim.
 

Madenden ne çıkaracağız? Kömür mü?

Kömürünü satıp kar elde etmek için açtığın maden ocağı ile, enerji/ısınma ihtiyacın nedeniyle açtığın maden ocağı aynı olamaz.
Amaç, öncelikleri belirler.
 

İşte devlet, devletliğini burada göstermeli.

İşletme sahibine öyle bir bedel sunmalı ki, o kişi hayal ettiği geliri/karı çok istiyorsa ölmeli ama öldürememeli.
 

Soma’da ölümler bize şunu söylüyor:

Hiçbir ölüm boşuna değildir.
 

Ölülerimiz işe yarasın, ölmeyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder