Her geçen saat, ölü sayısı
artıyor.
Gerçekten facia çok büyük. Yüreklerimizden
büyük acılar bunlar. Birlik olmak, işte bu yüzden güzel.
Tartışmalar şimdiden başladı. Ölülerin
sorumlusunu arıyoruz, iyi niyetle, kötü niyetle.
Niyet farklılığının varlığı, arayışa
gölge düşürmez.
Mutlaka bir şeyler yapılmalı. Ama
öyle geçici, yürekleri okşayıcı bir şey değil.
Kalıcı ve gerekirse acı verici…
Soma’yı unutmayalım. Evet unutmayalım.
Çünkü felaketleri çabuk unutan
bir toplumuz.
Unutmamak demek, devamlı dilde
olması demek değildir.
Afyon’daki cephane patlamasını
unutmadık mı?
Uludere’yi unutmadık mı?
İstersek her gün bunlar dilimizde
olsun, eğer sorumluları ortaya çıkaramadıysak, mevcut ve potansiyel sorumlular
bu sorumluların akıbetini görmedilerse, tekrarını önlemeye yönelik gerekli
tedbirleri alıp hayata geçirmediysek, bal gibi unuttuk bu felaketleri.
O yüzden Soma’yı bu sefer
gerçekten unutmayalım.
Devletin bu faciada hayatını
kaybeden şu kadar işçinin şu kadar yakınına sahip çıkması, dünyalar kadar tazminat
ödemesi, çocuklarının eğitimlerini karşılaması, çocuğunu askerden muaf tutması,
ailesinin vergi borçlarını silmesi..
Bunların hiçbiri devleti devlet
yapmaz.
Devleti devlet yapan şey, bu ölen
işçilerin kader arkadaşlarına sahip çıkmasıdır.
Maden işçilerinin çalışma ve
yaşam koşulları temelinden başlayarak gözden geçirilmeli, çağdaş dünyada bu
işin gereksinimi neyse tüm asgari koşullarla birlikte sağlanmalıdır.
Soma milat olsun. Öyle bir milat
olsun ki, ölen işçilerin yakınları gerçekten “vatan sağ olsun” desin yaşanan
değişimi görüp.
Bu ölülerimiz bir işe yarasın
artık.
Ölülerimizi gömmeyelim. Onlarla yeni
bir maden ocağı zihniyeti inşa edelim.
Eski zihniyetimizi gömelim,
ölülerimizi değil.
“Geliri giderini karşılamıyor”
diye kapatılan çok maden ocağı duymuşsunuzdur. Peki hiç “geliri bu kadar can
riskine değmez” diye kapatılan bir maden ocağı duydunuz mu?
Gerçek bu. Kar amaçlı işletmede
insan hayatına yönelik alınan tüm tedbirler maliyet hanesine yazılır.
Oysa insan hayatından daha
değerli ne var ki?
İnsan hayatı bir yana yazılmalı,
diğer bütün şeyler karşı haneye…
Çıkaracağımız madeni elde
edeceğimiz gelirle değil, riske edeceğimiz canla ölçelim.
Madenden ne çıkaracağız? Kömür
mü?
Kömürünü satıp kar elde etmek
için açtığın maden ocağı ile, enerji/ısınma ihtiyacın nedeniyle açtığın maden
ocağı aynı olamaz.
Amaç, öncelikleri belirler.
İşte devlet, devletliğini burada
göstermeli.
İşletme sahibine öyle bir bedel
sunmalı ki, o kişi hayal ettiği geliri/karı çok istiyorsa ölmeli ama öldürememeli.
Soma’da ölümler bize şunu
söylüyor:
Hiçbir ölüm boşuna değildir.
Ölülerimiz işe yarasın,
ölmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder